11 Mart 2011 Cuma
POLDER
POLDER i. (hollanda dilinde «set çekilmiş toprak» anlamında k.). Irmak veya deniz sularının basmasını önlemek için setle çevrilmiş, sonra da akaçlanarak değerlendirilmiş bölge.
Polder’ler tekniğinin geliştiği ve en mükemmel hale geldiği yer Hollanda’dır. Bazı polderler alçak kıyılarda, denizin örttüğü yüzeylere set çekilmesiyle elde edilmiştir; bunlar özellikle ılıman ülkelerin kıyılarında çok yaygındır ve en eski polder tipidir. Bu polderlerde insanlar yerleşmenin tabii süreçlerini hızlandırmak ve bitki örtüsünün kaplamağa başladığı kısımlarda aşınmayı önlemekle yetinmişlerdir (schorre). XVI. yy.da Friz’de çamur yataklarını (slikke) kıyıya dikey harklarla dörtgen bölmelere ayırma usulü de uygulanıyordu.
Böylece, asıltı haldeki çamurun yerleşebileceği sakin bölgeler tecrit ediliyordu. Tuzlu topraklara uyan tuzcul bitkiler dikilmesi de tortullaşmanın hızlanmasına yardım eder. Başka polderler bataklıkların veya göl ve ırmak kıyılarının kurutulmasıyle yaratılmıştır. Hem denize veya kuvvetli taşkınlara karşı bir korunma setleri, hem de iç kısımdaki suları atmak için akaçlama ve tulumba sistemleri vardır: Fens (ingiltere) ve Orta Hollanda poldeıleri. Her türlü deniz etkisinden uzakta olan Fucino gölü (italya), Alaotra gölü (Madagaskar) ve Çat ırmağı kıyılarındaki polderler bu tiptendir.
Bugün en Önemli polderler hem set çekme, hem tulumbalama yoluyle denizden kazanılır: Zuiderzec. Bu iki usulün birleştirilmesi daha kısa süre içinde daha geniş topraklar elde etmeyi sağlar. Bununla beraber, bu şekilde elde edilen alçak topraklar deniz veya kıyı akıntılarının hücumundan çok çabuk zarar görür. Bu zayıflık zamanla artar; çünkü yüzyıldan yüzyıla yükselen kabarık sularla, akaçlama veya aşınmanın çöktürdüğü polderlerin tabanı arasındaki seviye farkı artar. Tatlı sulara karşı alınan korunma tedbirleri de özellikle çok farklı iklimlerin hüküm sürdüğü bölgelerde uzun bir kuraklık döneminden sonra ansızın başlayan şiddetli ırmak taşkınlarından büyük zarar görür.
Polderlerin korunması için, önce kumullarda ve kıyı şeritlerinde toprağı tutabilecek ağaç türleri (oyatlar, uzun köklü bitkiler, çam) dikilmesiyle tabiî müdafaa şartlarının sağlamlaştırılması, zayıf veya breşlerle kesilen bölgelerde ise beton bloklar veya taş levhalar döşemek lâzımdır: ırmağa dikey olarak yerleştirilen beton veya tahta direkler yan aşınmayı önler; ayrıca kumulların altındaki yeraltı su örtüsü, kumda birleşmeyi sağlayacak nemlilik derecesinin kaybolmaması için dikkatle gözlenir. Setler sert darbelere karşı koyacak şekilde inşa edilmiştir. Irmakların taşkın suyuna karşı, bataklığın kenarında uzanan basit bir kuşak kanalı küçük taşkınlar için yeterlidir; kabarık sular zamanında su altında kalan toprak çıkıntıları, büyük taşkınlarda küçük yatağı kuşatır; büyük yatağı ise daha yüksek setler sınırlar. Dış sulardan böylece korunan polderlerin değerlendirilmesinde hâlâ birtakım meselelerle karşılaşılır. Yağışlı iklimlerde, bitki örtüsü ve yağmur suyunun etkisiyle, set çekilmiş kıyı topraklarının tuzu hızla giderilir (Wash’ta [ingiltere] çayır yetiştirmeğe bir yıl yeter). Tulumbalama yoluyle kurutulan deniz polderlerinde, kurutma ancak eski tuzlu su örtüsünün bir tatlı su gölü haline getirilmesinden sonra yapılır ve birbirine yakın hendeklerle uygulanan akaçlama, tuzlu suların boşaltılmasını kolaylaştırır.
Bazı durumlarda toprakta, tuz ve magnezyumun yerini kalsiyumun alması demek olan kimyasal süreçleri hızlandırmak için alçıtaşı serpilir. Sıtma ile savaş da her zaman poldedeştirme ile birarada yürütülmüştür.
Setlerin veya alavere hazuzlarının içine süzülen sular ve fazla yağmur suları, toplayıcılara ulaşan bir hendekler ve harklar ağıyle yapılır. En basit durumlarda (meselâ cezir sırasında) boşaltma klapeli vanalar ile yapılır ama genellikle tulumbalama (eskiden yeldeğirmenleri, bugün Diesel veya elektrik motorlu tulumbalar) fazla suları hazne yerine geçen su örtülerine sevkeder. Daha sonra, fazla sular yerçekimi etkisiyle ırmaklara ve denize doğru akar. Bu gibi su hazneleri, kurak dönemde hendekler ağının ve akaçlama kanallarının ters yöne kullanılma siyle tatlı su ikmalini sağlar. Büyük modern polderlerde açık tavanlı ilk ağ, sonradan kısmen beton veya toprak borularla yer altından geçirilmiştir. Polderlerin tecrit edilmişliği hâlâ işleyenleri toprağın yoksullaşması meselesiyle karşı karşıya bırakır. XI. ve XII. yy.daıı beri polderlerde oturanlar yeni toprakların değerlendirilmesini ve korunmasını ortaklaşa sağlamak için gruplaşmışlardır. Çağımızda malî yüküm ancak devletin sağlayabileceği kadar yükselmiştir.
Hollanda’da merkeziyetçilik fransız işgaliyle aynı tarihte (1798) başlamış ve çalışmalar ya devlet ya da bir reji eliyle yürütülmüştür. On yıllık ilk doğrudan işletme (3-6 yıl) döneminden sonra orta büyüklükte aile ilşetmelerine toprak bağışlanmıştır. Hollanda’da Dollart’dan Zeeland Flandre’ına kadar pek çok polder uzanır. Hollandalılar Ortaçağdan itibaren devamlı çabalar pahasına denizden önemli topraklar kazanmışlardır. Bugün girişilen Zuiderzee’nin bir kısmını kurutma işi bunların en önemlisidir ve Hollanda topraklarını yaklaşık olarak yüzde on genişletecektir. Birçok başka ülkede de (özellikle ingiltere, Belçika, Almanya, Danimarka, Japonya) polderler vardır. Akdeniz bölgelerinde özellikle italya’da ıslah çalışmaları çerçevesinde büyük polderler yaratılmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder