2 Mayıs 2011 Pazartesi

THOMAS ROBERT MALTHUS






Ekonomik teoriler arasında en tanınanı ve en çok tartışılanı Malthus tarafından 1789’da yazılan teoridir. Nüfusa ilgi duyduktan sonra insanların çevrelerine ve gıda arzına nasıl uyum sağlayacaklarını gözlemlemek için Avrupa’da geniş seyahatler yapan Malthus’ün öne sürdüğü teori iki ilkeye dayanmaktadır.
  1. Herhangi bir kontrol olmazsa nüfus, potansiyel olarak geometrik oranda büyüyecek ve her yirmibeş yılda bir iki misline varacaktır.
  2. En uygun koşullar altında bile, araziden alınan üretim en çok aritmetik oranda artacaktır.
Ortaya çıkan sonuç nüfus artışı kontrol altına alınıncaya kadar ve geri kalanlar gıda arzıyla destekleninceye kadar kitlesel kıtlık olacaktır. Malthus’ün bu görüşleri açıkladığı dönemde Avrupa’da Sanayi Devrimi henüz başlıyordu ve zenginlik az sayıda kişinin elinde toplanmıştı, tarımsal koşullar topluma egemendi, ekonomik iyileşme olanağı çok sınırlıydı, açlık ve yoksulluk çok yaygındı.
Malthus insanların aşırı nüfuslanma sorununu tanımlama becerisine sahip olduğu ve artış oranını gönüllü yavaşlatacağını ileri sürüyordu. Doğum oranlarını düşürmek içinde, Malthus, koruyucu önlemler olarak evliliklerin geciktirilmesini ve evlilik içi doğum kontrolünü öneriyordu.
Çalışmasının daha sonraki kısmında Malthus teorisinin 1. Bölümünü desteklemek için Kuzey Amerika’daki nüfus artışını gözlemişti. Ancak, söz konusu alanda o zamanlar nüfus artışı konusunda çok az kontrol vardı. Göçmen kabulü serbest bırakılınca Malthus nüfusun çok hızlı bir şekilde arttığını hesapladı.
Sanayi Devrimi gelişip yaygınlaşınca, 19.yy boyunca ve 20.yy başlarında Avrupa’da nüfus artış hızında düşme oldu ve Malthus’un fikirleri terk edildi. Daha sonraki nesiller boyunca tarımda sağlanan teknolojik ve endüstriyel gelişmeler sonucunda gıda üretiminde meydana gelen artışları hesaba katmamasından dolayı Malthus’un vardığı sonuçların tartışmalı olduğu ileri sürülmeye başlandı. Bundan başka, nüfus artışının geometrik oranda geliştiği görüşünün de, Avrupa’da, ondan sonraki dönemde doğum oranlarındaki azalmayla ters düştüğü de görülüyordu. Bununla birlikte, dünya nüfus artışında gözlenen II. Dünya savaşı’ndan sonraki gelişmeler Malthus’un fikirlerinin yeniden canlanmasına neden olmuştur.
Onun fikirlerinin temelde bugünü çağrıştırdığını ve ufak tefek değişikliklerle çağdaş dünyaya uygulanabileceğini iddia edenler, şimdiki nüfus artışının devam etmesine izin verilirse, korkunç sonuçların doğacağına inanmaktadırlar. Bu düşünce ekolünede Neo Malthusian- Yeni Malthüsçüler denilmektedir.
Bu bağlamda 58 ulusa akademi yayınladıkları müşterek bildiride şu sonuca varıyorlardı: ‘’Yerkürenin toplumsal, ekonomik ve çevresel sorunlarının çözümünde nihai başarının, istikrarlı bir dünya nüfusuna kavuşmadan elde edilemiyeceğine inanıyoruz. Hedef çocuklarımızın yaşam süreleri boyunca sıfır nüfus artışı olmalıdır’’(Findlay 1996)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder