28 Nisan 2011 Perşembe

Almanya






Dosya:EU-Germany.svg
Almanya  ya da resmî adıyla Almanya Federal Cumhuriyeti Orta Avrupa'da bir ülkedir. Kuzeyinde Kuzey Denizi, Danimarka, ve Baltık Denizi; doğusunda Polonya ve Çek Cumhuriyeti; güneyinde Avusturya ve İsviçre; ve batısında Fransa, Lüksemburg, Belçika, ve Hollanda bulunur. Almanya 357.021 km²'lik bir alanı kaplar ve ılıman iklim kuşağının içinde yer alır. 81,5 milyonun üzerindeki nüfusu ile Avrupa Birliği'nin en fazla nüfusa sahip ülkesi konumundadır. Ayrıca en çok göçmen barındıran üçüncü ülke konumundadır.
M.S. 100 yılından önce Cermen halkları Cermanya olarak isimlendirilen bölgede yaşamışlardır.10. yüzyıldan 1806 yılına kadar Cermen bölgeleri Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun bir parçası oldu. 16. yüzyıl boyunca kuzey Almanya bölgeleri, Protestan Reformu'nun merkezi oldu. Cermen halkı ilk olarak 1871'de Fransa-Prusya Savaşı sırasında ulus-devlet haline geldi. II. Dünya Savaşı sonrasında, 1949'da, Almanya savaşı kazanan devletler tarafından iki devlete bölündü. Bu iki devlet 1990 yılında birleşti. Batı Almanya daha sonra adı Avrupa Birliği olan Avrupa Topluluğu'nun 1957'deki kurucu üyelerindendir. Birleşmeyle Doğu Almanya'da 1993'te bu birliğe üye olmuştur. Almanya Schengen bölgesi'nin bir parçası ve Avrupa ortak para birimi Avro'yu 2002'de kabul etmiş durumdadır.
Almanya bir federal parlementer cumhuriyettir. On altı eyaletten oluşmaktadır (Bundesländer). Başkenti ve en büyük şehri Berlin'dir. Almanya Birleşmiş Milletler'e, NATO'ya, G8'e üyedir ve Kyoto Protokolünü imzalamıştır. Almanya 2007 yılına göre, GSYİH'ye göre dünyanın 3. büyük ekonomisi ve en çok ihracat gerçekleştiren ülkesidir. Ülke dünyada gelişme için en çok bağışta bununan ikinci ülke konumundadır. Buna karşın ülke, askeri harcama bütçesi olarak 6. sıradadır. Ülke, sosyal güvenlik sistemiyle yüksek yaşam seviyesine sahiptir. Almanya, Avrupa meselelerinde yüksek ülke nüfusu ve ekonomik gelişmişliğiyle dünya seviyesinde kilit rol oynamaktadır. Almanya birçok bilim ve teknoloji alanında lider durumda olarak kabul edilmiştir.


Coğrafya


Almanya sınırları 357,021 km²'lik bir alanı kaplar. Bunun 349,223 km²'si karadan, 7,798 km²'si su kaynaklarından oluşur. Almanya, yüzölçümü bakımından Avrupa'nın yedinci, Dünya'nın altmış üçüncü büyük ülkesi konumundadır. Yükselti; güneydeki Alp Dağları'ndan , kuzeydeki Kuzey Denizi'ne (Nordsee) ve kuzeybatıdaki Baltık Denizi'ne (Ostsee) doğru azalmaktadır. Ülkenin en yüksek noktası, Alpler üzerinde bulunan 2.962 m yükseklikteki Zugspitze noktasıdır. Orta Almanya'daki ağaçlanmış konumdaki yaylalar ile kuzeydeki alçak seviyedeki ovalara ulaşım; Rhine, Tuna ve Elbe gibi, Avrupa'nın bazı önemli büyük nehirleri ile sağlanır.
Almanya sınırlarının hepsini Avrupa Birliği üyesi ülkelerle paylaşır. Ülkenin komşuları kuzeyde Danimarka, doğuda Polonya ve Çek Cumhuriyeti, güneyde Avusturya ve İsviçre, batıda Fransa ve Lüksemburg, kuzeybatıda Belçika ve Hollanda'dır.


İklim

Almanya'nın geneli, nemli batı rüzgarlarının üstünlük kurduğu ılımlı bir iklime sahiptir. İklim; Gulf Stream'in etkisi altındaki Kuzey Atlantik Akıntıları tarafından etkilenmektedir. Bu ısıtıcı sular, Kuzey Denizi sınırlarındaki Jutland Yarımadası ve Ren Bölgesi dahil olmak üzere birçok bölgeyi etkilemektedir. Sonuç olarak kuzeybatı ve kuzey bölgelerinde iklim okyanusal iklimdir; yağış yaz boyunca maksimuma çıkmak üzere her dönem sürer.
Kışları ılımlı ve yazları serindir, buna karşın sıcaklık çoğu zaman 30°C'yi (86°F) aşabilmektedir. Doğuda ise iklim daha karasaldır; kışlar çok soğuk, yazlar çok sıcak ve kuru olabilmektedir. Orta ve güney Almanya ise farklı olarak karasal ve okyanusal iklim arasında bir geçiş bölgesidir. Yine, en yüksek sıcaklık yazın 30°C'yi (86°F) aşabilmektedir.

Biyolojik çeşitlilik

 
Almanya; Avrupa'nın Orta ve Atlantik bölgelerinde bulunmasıyla birçok hayvan ve bitki çeşidini barındırmaktadır. Ülke, dört ana Ekobölgeye ayrılır: Atlantik ormanları, Baltık ormanları, Orta Avrupa ormanları ve Batı Avrupa ormanları.Almanya'nın geneli, işlenebilir toprak (%33) ve Silvikültürler, ormanlar (%31) ile kaplanmıştır. Sadece %15'lik bir kısım kalıcı çayırlarla kaplıdır.
 
Bitki ve hayvan çeşidi genellikle Orta Avrupa ile aynıdır. Kayınlar, meşeler ve diğer yaprak döken ağaçlar, ormanların üçte birini teşkil etmektedir; ağaçlandırma ile kozalaklı ağaçlar artış göstermektedir. Ladin ve köknar ağaçları dağların üst kısımlarını domine etmiş durumdadırlar, buna karşı çam ve karaçam, kumlu arazilerde bulunur. Ülkede birçok eğreltiotu, çiçek, mantar ve karayosun çeşidi bulunur. Balık, Kuzey Denizi'nde ve nehirlerde bulunur. Yabani hayvan çeşitleri genel olarak geyik, yaban domuzu, yabani koyun, tilki, porsuk, yabani tavşan ve kunduzdan oluşur. İlkbahar ve sonbaharda birçok çeşit göçmen kuş, Almanya'dan geçer.
Almanya'daki Milli Parklar şunlardır: Schleswig-Holstein Wadden Denizi Ulusal Parkı, Hamburg Wadden Denizi Ulusal Parkı, Aşağı Saksonya Wadden Denizi Ulusal Parkı, Jasmund Ulusal Parkı, Vorpommern Lagün Bölgesi Ulusal Parkı, Müritz Ulusal Parkı, Aşağı Oder Vadisi Ulusal Parkı, Harz Ulusal Parkı, Sakson İsviçre Ulusal Parkı ve Bavyera Ormanı Ulusal Parkı.
Almanya hayvanat bahçeleri, yabani yaşam parkları , sualtı parkları, ve kuş parkları ile ünlüdür.400'den fazla kayıtlı hayvanat bahçesi ve doğa parkıyla ülke, dünyada bu alanda bir numaradır.Berlin Zoolojik Bahçesi, Almanya'nın en eski ve günümüzde Dünya'nın en çok hayvan çeşidine sahip hayvanat bahçesidir.

Çevre

Almanya, çevre bilinci yerinde bir ülke olarak bilinir. Çoğu Alman, insanın yaptıklarının, Küresel Isınma'nın en önemli nedeni olduğunu bilir.Ülke, Kyoto Protokolü'nü ve birçok diğer çevre güvenliği anlaşmasını imzalayarak, az emisyon stardardına uymaya, geri dönüşümü arttırmaya ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının yaygınlaştırılmasına söz vermiştir.
Alman hükümeti, çevreye zararlı maddelerin azaltılması yolundaki geniş aktiviteleriyle, bu amaca öncülük etmiştir ve günümüzde de bu aktivitelerin bir sonucu olarak ülkedeki zararlı kimyasal madde oranı azaltılmaktadır. Almanya, kişi başına düşen karbondioksit oranında Avrupa Birliği içinde birinci sırada yer almasına karşı; Avustralya, Kanada, Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri'ne göre oldukça düşük bir orana sahiptir.
Kömür yakımı ve endüstri atıklarından gelen emisyon, hava kirliliğine sebep olmaktadır. Sülfürik asit tarafından oluşturulan Asit yağmurları, ormanların zarar görmesine neden olmaktadır. Baltık Denizi'ne Doğu Almanya tarafından, kanalizasyon atığı ve endüstri artığı ile oluşturulan kirlilik azaltıldı. Gerhard Schröder yönetimindeki hükümet zamanında elektrik üretimi adına nükleer enerji kullanımının bitirilmesinin planlandığı açıklandı.
Almanya; Avrupa Birliği ile, AB'nin fauna, flora ve habitat'ının korunması amacıyla çalışmaktadır. Almanya'nın son buzul bölgesinin bulunduğu Alp bölgesindeki buzullar, erimeye maruz kalmaktadır.

Yönetim

Almanya; federal, parlamenter, temsili demokrasili bir cumhuriyettir. Alman politik sistemi 1949'da ilan edilen anayasayla, bilinen adıyla Grundgesetz ile, temellendirilmiştir. Grundgesetz adıyla anılan doküman, Verfassung sözüne (anayasa) karşı tercih edilmiştir; çünkü ülke o zaman iki ayrı devletti ve Grundgesetz'i yazanlar, Almanya birleştiğinde bunun asıl anayasayla değiştirilebileceğini vurgulamak istemişlerdir. Grundgesetz üzerinde değişikliklerin önerilmesi için parlamentonun üçte ikilik çoğunluğu gerekmektedir; temel hakları koruyan maddeleri, güçlerin ayrılığını, federal yapılanmayı ve anayasayı kaldırmaya yönelik teşebbüşlere direnişi, daima yasal ve değiştirilemez kılar.Grundgesetz, 1990'daki Alman yeniden birleşmesinden sonra küçük değişikliklerle günümüzde varlığını sürdürmektedir.
Bundeskanzler (Federal Şansölye) —şu an Angela Merkel'dir — hükümetin başıdır ve yürütmeyi gerçekleştiren kişidir, görevleri itibariyle Parlamenter demokrasilerdeki başbakan ile benzerdir . Ana yasama organı Bundestag ve on altı eyaleti temsil eden, yasaların yapılmasına katılan anayasal organ Bundesrat, federal yasama organlarıdır. Bu iki yapı yasa yapar. Bundestag'ta 614 milletvekili bulunur. Bu milletvekilleri dört yılda bir seçilir ve Alman halkını temsil eder. Seçim sistemi çoğunluk sistemi ve nispi temsil sisteminin bir karışımıdır. Bundesrat üyeleri on altı eyaletten seçilmiş kişilerden oluşur ve bunlar eyalet kabinelerinde de bulunur. Her eyalet hükümeti, kendi delegesini herhangi bir zamanda değiştirme hakkına sahiptir.
Bundespräsident (Federal Başkan) —şu an Christian Wulff— Devlet başkanı, sembolik görevleri ve güçleriyle öncelikli yetkilidir. Görevini beş yıllık bir dönem için icra eder. Bir diğer dönem için yeniden seçilebilir. Kısmen Federal Meclis üyeleri, kısmen ise on altı eyaletin parlamentolarınca seçilen ve Federal Meclis üyelerine eşit sayıda üyelerden oluşan bir kurul tarafından seçilir. Bundestag başkanı, protokol bakımından resmi olarak ikinci sırada yer alır. Protokolde üçüncü sırada ise Şansölye gelir. Bundestag tarafında seçilen şansölye, Cumhurbaşkanı tarafından atanır.
1949'dan beri seçimler ve bakanlıklar Hıristiyan Demokrat Birliği ve Almanya Sosyal Demokrat Partisi tarafından kazanılmıştır. Buna karşı, az bir kesim tarafından desteklenen, liberal parti olan Liberal Demokrat Parti (1949'dan bu yana hep mecliste yer almıştır) ve Birlik 90/Yeşiller (1983'ten bu yana meclistedir) Bundestag'ta önemli rol üstlenmektedir. Bu partiler koalisyon hükümetlerde küçük roller almaktadır.

Dış ilişkiler

Almanya, kuruluşundan beri Avrupa Birliği içinde lider rol oynamaktadır. II. Dünya Savaşı'ndan beri ülke, Fransa ile yakın ilişki içindedir. Bu dostluk özellikle 1980'ler sonunda ve 1990'ların başında, Hristiyan Demokrat Helmut Kohl ve Sosyalist François Mitterrand önderliğinde oldukça güçlendi. Almanya, Avrupalı devletlere yeni teknolojilerin bulunmasında, birleşik ve duyarlı Avrupa politikası oluşturulmasında, defans ve güvenlik cihazları yapımında öncülük etmektedir.
23 Mayıs 1949'dan, Batı Almanya'nın kuruluşundan beri ülke, gerek yakın geçmişi gerekse işgal altına girmesi nedeniyle varolan dış ilişkisindeki zayıflığının farkına vardı. Soğuk Savaş süresince, Almanya'nın Doğu Bloğu tarafındaki parçası, Avrupa'da siyasi anlamdaki Doğu-Batı geriliminin sembolü oldu. Buna karşı 1970'lerde, Willy Brandt'ın Ostpolitiki détente nin ana faktörü oldu .1999'da, Şansölye Gerhard Schröder'in hükümeti temel Alman temel dış politikasında farklı bir karar alarak NATO'nun Yugoslavya'ya yaptığı operasyona asker gönderdi. Böylece Alman askerleri, II. Dünya Savaşı'nda beri ilk kez yurtdışına çıkmış oldu.
Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri yakın dosttur.1948'tee Marshall Planı ile, ABD hükümeti, Almanya'nın savaş sonrasında tekrar endüstrisinin kurulmasına yardım etmiştir. Ayrıca ABD yine savaş sonrası Almanya'daki yiyecek krizi konusunda yardımlarda bulunmuştur. Irak Savaşı sırasında Almanya, Amerikan hükümetine soğuk davranarak AB ile ABD'nin ortak hareket etmesine dayanan Atlantisizm tezini bozmuşlardır. Buna karşı iki ülke arasında yakın bir sosyo-kültürel ilişki bulunmaktadır. İki ülke ayrıca ekonomik olarak birbirine oldukça bağımlıdır: Almanya'nın ithalatının %8.8, ihracatının ise %6.6'sı Amerika Birleşik Devletleri'ne aittir. Yine Amerika Birleşik Devletleri %8.8'lik ithalatını, %9.8'lik ihracatını Almanya ile yapar. Bir diğer yakınlık, Amerika'daki etnik gruplarla ilgilidir. Ülkedeki en büyük azınlığı Alman vatandaşları oluşturur.. Ayrıca Kaiserslautern'in yakınlarındaki Ramstein Havaalanı Amerikan Ordusu'nun kendi toprakları dışındaki en büyük üssüdür.


Demografi


82 milyonun üzerindeki vatandaşı ile Almanya; Avrupa Birliği içinde en çok nüfusa sahip ülke konumundadır. Buna karşı ülkede doğurganlık oranı, anne başına 1.39 çocuk ile Dünya ortalaması'nın oldukça altındadır.Federal İstatistik Ofisi tahminlerine göre nüfus 2050 yılında 69-74 milyon arasında olacaktır (69 milyon yıllık +100,000 göçle; 74 milyon yıllık +200,000 göçle).Almanya birçok büyük şehre sahiptir. Bunlardan en büyükleri Berlin, Hamburg, Münih, Köln, Frankfurt ve Stuttgart'tır. Bununla beraber Almanya'daki birçok kent, birbiriyla kaynaşmış ve geniş yerleşim yerleri meydana getirmiştir. Bunlardan biri de Ren-Ruhr Bölgesidir. Bu bölge; Düsseldorf (KRV'nin başkenti), Köln, Essen, Dortmund, Duisburg ve Bochum şehirlerini kapsar.
Aralık 2004 itibariyle, Almanya'da yaklaşık 7 milyon yabancı, Alman vatandaşlığına geçmiştir. Ülkede ikamet edenlerinden %19'u yabancı veya yabancı kökenlidir. Genç olanlar yaşlı olanlara göre daha yabancı kökenlidir. 15 yaşını aşmış Almanların %30'unun yurtdışında doğmuş en az bir ebeveyni bulunmaktadır. Büyük şehirlerde 5 yaş ve küçük çocukların %60'ının yurtdışında doğmuş en az bir ebeveyni bulunmaktadır.
Ülkedeki en büyük azınlık grubunu (2.7 milyon), Türkiye'den gelmiş insanlar oluşturur. Diğer azınlıklar ise İtalya'dan, Sırbistan'dan, Yunanistan'dan, Polonya'dan ve Hırvatistan'dan gelmiştir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu listesine göre Almanya, Dünya'da göçmen nüfusu en fazla olan üçüncü ülkesi konumundadır. Bu; Dünya üzerindeki göçmenlerin %5'i yani 191 milyon göçmenin 10 milyonu, ya da başka bir tabirle Almanya nüfusunun %12'si demektir.Almanya'nın geçmişte olan fazla zorluk çıkarmayan göç yasaları sayesinde birçok yabancı Alman vatandaşı olmuş ve Alman etniğini tercih etmiştir (Daha çok eski Sovyetler Birliği ülkelerinden). Fakat 2000 yılından itibaren yasalar sertleştirilmiş ve vatandaşlığa geçmek zorlaştırılmştır.

Din

Hıristiyanlık, Almanya'da 53 milyon (%64) taraftarla en yaygın olan dini inanıştır.İkinci yaygın inanış ise 3.3 milyon kişi ile İslam dini (4%), daha sonra ise her ikisine inanan toplam 200,000 kişi (0.25) ile Budizm ve Yahudilik gelmektedir. Hinduizm 90,000 inanana sahiptir (0.1%). Almanya'daki diğer tüm dini topluluklar 50,000'den az sayıda (veya %0,05'ten) taraftara sahiptir. Yaklaşık 24.4 milyon Alman ise (29.6%) herhangi bir dine inanmamaktadır.
Protestanlık kuzey ve doğuda; Roman Katolikliği ise güney ve batıda yoğunlaşmaktadır. Tüm inanışlar nüfusun yaklaşık %31'ini kapsamaktadır. Şu anki Papa Benedict XVI Bavyera'da doğmuştur. Ateistler ve agnostikler de dahil herhangi bir inanca dahil olmayan insanlar nüfusun yaklaşık %29.6'sını oluşturmaktadır ve özellikle eski Doğu Almanya bölgelerinde ve büyük metropol bölgelerinde yaşamaktadırlar.
Çoğu Türkiye'den gelen Sünniler ve Alevilerden oluşan yaklaşık 3.3 milyon Müslüman nüfusu ile birlikte az sayıda da Şii vardır.Ülke nüfusunun %1.7'sini oluşturan, Ortodoks Mezhebi'ne bağlı insanların büyük çoğunluğu Sırplar ve Yunanlılardan oluşur. Almanya, Batı Avrupa'nın üçüncü büyük Yahudi nüfusuna sahip ülkesidir. 2004'te, Almanya'ya, İsrail'de olduğu gibi Sovyet cumhuriyetlerinden gelen Yahudi nüfusu, Almanya'nın Birleşmesi sırasındaki rakam olan 30,000 ile karşılaştırıldığında 200,000'den fazla bir sayıya ulaşmıştır. Yahudi nüfusunun ağırlıklı olduğu şehirler arasında Berlin, Frankfurt ve Münih bulunmaktadır. Yaklaşık 250,000 Budist Almanya'da yaşamaktadır ve bunların %50'si Asya göçmenidir.
2005 yılındaki Eurobarometre Anketi'ne göre, Alman halkının %47'si "Bir Yaratıcının var olduğuna inanıyorum" düşüncesini desteklerken, %25'i "Bir çeşit ruh veya hayat kaynağının var olduğuna inanıyorum" ve %25'i de "Herhangi bir ruh, yaratıcı veya hayat kaynağının var olduğuna inanmıyorum" düşüncesini benimsemişlerdir.

Dil

Almanca, Almanya'da resmî ve ağırlıklı olarak konuşulan dildir. Ayrıca bu dil, Avrupa Birliği'ndeki 23 resmî dilden biridir ve Avrupa Komisyonu'nun İngilizce ve Fransızcayla beraber üç çalışma dilinden biridir. Bilinen daha az konuşulan yerel diller ise Danca, Sırpça, Romanca ve Frizcedir. Bu diller, resmî olarak Avrupa Bölgesel Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Anlaşması tarafından korunmaktadır. Çok kullanılan göçmen dilleri ise Türkçe, Lehçe, Balkan dilleri ve Rusçadır.
Standard Almanca Cermen dilleri grubuna mensuptur ve İngilizce, Felemenkçe ve Frizce ile çok yakın olup aynı sınıflandırmaya sahiptirler. Ayrıca, Standard Almanca az miktarda da Doğu Cermen dilleri (yok olmuşturlar) ve Kuzey Cermen dilleri ile benzerlik göstermektedir. Birçok Almanca kelime Hint-Avrupa dil ailesinin Cermence kolundan türetilmiştir.nemli azınlık kelimeler ise Latince ve Yunancadan, daha az miktarda da Fransızcadan ve günümüzde de İngilizceden türemektedir. Almanca, Latin alfabesi kullanılarak yazılmaktadır. 26 standart harfe ek olarak, Almanca ä, ö ve ü olmak üzere üç tane umlaut harfe ve Eszett veya scharfes S (keskin S) denilen "ß" harfine sahiptir.
Alman lehçeleri, Standart Almanca'nın farklılaşmalarıyla oluşmuştur. Alman lehçeleri geleneksel yerel türlerdir ve farklı Cermen kabilelerinden günümüze ulaşmıştır. Bu lehçelerin birçokları; sadece Standart Almanca bilen birisi tarafından bile, tam olarak anlaşılamamaktadır; çünkü bilinen Almancadan sözlük, fonoloji ve sözdizimi olarak bazı farklılıkları vardır.
Almanca, dünya çapında yaklaşık olarak 100 milyon kişinin ana dili ve 80 milyon civarında insanın ise ikinci dilidir. Almanca, Avrupa Birliği içinde yaşayan yaklaşık 90 milyon kişinin (%18) ana dilidir. Alman halkının %67'si en az bir yabancı dil ile, %27'si ise kendi dillerinden başka en az iki yabancı dil ile iletişim kurabilmektedirler

20 Nisan 2011 Çarşamba

Venezuela







Konum
Venezuela, Güney Amerika'da yer alan bir ülkedir. Resmi adı İspanyolca República Bolivariana de Venezuela olup; BolivarcıVenezuela Cumhuriyeti anlamına gelir. Kuzeyinde Karayip Denizi, doğusunda Guyana, güneyinde Brezilya ve batısında Kolombiya ile çevrilidir. Venezuela açıklarında Küçük Antiller adaları olan Aruba, Kurasao, Bonaire (son ikisi Hollanda Antilleri'ne bağlı) ile Trinidad ve Tobago ada devletçikleri bulunur.

Tarih 

İspanyolların Güney Amerika'da ilk sürekli yerleşimlerinden biridir. Başarısız birkaç ayaklanmadan sonra, ülke sonunda İspanya'dan bağımsızlığını ünlü Simon Bolivar önderliğinde 1821'de kazanmıştır. Bağımsızlığının ilk yıllarında şimdiki Kolombiya, Panama ile Ekvator'la birlikte, Büyük Kolombiya'nın bir parçasını oluşturan Venezuela, 1830 yılında bu birlikten ayrılmıştır.
Venezuela'nın yakın tarihinde, 19. yüzyılın tümü ile 20. yüzyıl başları siyasal çalkantılar, diktatörlükler ve devrimlerle doludur. Siyasi yaşama baktığımızda 1948’de Acción Democratica (Demokrasi Hareketi) partisinin lideri Rómulo Gallego’nun iktidarına son veren Marcos Pérez Jiménez’ün diktatörlüğü 10 yıl sürmüştür. Daha sonra 1958’de uzun yıllar egemen olacak sistemin başlangıcı sayılan Punto Fijo anlaşması büyük politik partiler arasında imzalandı . Aralık 1958’deki seçimleri Rómulo Betancourt kazanmıştır. Bu tarihten sonra iktidarın merkez sol parti Acción Democratica (AD) ve sosyal-Hristiyan eğilimli parti COPEI arasında gidip geldiği bir süreç görülür. Punto Fijo sürecinin o dönem diğer Latin Amerika ülkelerine demokrasiye geçişin nasıl olması gerektiğine dair önemli bir model olarak gösterildiğini belirtmektedir
Fernando Casado Gutiérrez, ülkenin politik hayatını bir takım dönemlere ayırır: 1958-1968 arasında demokratik sistem kurulmuş ve kurumsallaştırılmış; 1988’e kadar iki partili bir sistem yürümüş ve 1989-1998 arasında ise sistem zayıflamış ve krize girmiştir. Bir görüşe göre, mevcut partilerin seçim başarısına odaklanmış olmasının ve ideolojilerinin birbirinden farksız hale gelmesinin sisteme olan güvenin azalmasında önemli payı olmuştur. Gözlemciler özellikle 1980’lerden itibaren varolan sistemi “Partidokrasi” olarak tanımlarlar ve bu dönemde iki partinin (AD ve COPEI) ülkede yeni açılımların oluşmasını tıkadıklarını söylemektedirler.


Venezuela'nın bağımsızlığını simgeleyen bir resim.
Caracazo 1989’da IMF’nin yapısal uyum programları uygulanmaya konulmasına tepki olarak ortaya çıkan olaylara verilen isimdir. Bu politikalar faiz oranlarının serbest bırakılması, kamu hizmetlerine uygulanan vergilerin arttırılması, ithalat vergilerinin büyük ölçüde kaldırılması, bütçe açığında %4 oranında indirime gidilmesi ve yabancı firmalara karlarının tamamını ülkelerine aktarabilmesi gibi yeni-liberal politikaları içermiştir . Oluşan tabloda ise enflasyonun %80,7’lere ulaşması, işsizliğin %14’e yükselmesi ve halkın %80,42’sinin fakirlik içinde yaşaması gibi sıkıntılar ortaya çıkmıştır . İktidardaki AD’nin lideri Calos Andrés Perez’in politikalarına tepki için sokaklara dökülen resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık 3000 kişi hükümet güçleri tarafından öldürülmüştür ve bu olaylar huzur içinde yaşayan ülke açısından çok önemli bir kırılma olmuştur .
1980’lerde Hugo Chávez profesyonel bir askerdir ve 1982’de arkadaşlarıyla birlikte Movimiento Bolivariano Revolucíonario 200 (Bolivarcı Devrimci Hareket - MBR 200) isimli gizli ve kendisine yakın genç subayları örgütlemeyi amaçlayan bir yapı kurmuşlardır . Bu hareket 4 Şubat 1992’de Chavez ve arkadaşlarının darbe girişimiyle birlikte kamuoyu tarafından tanınmıştır . Bu darbe girişiminin yeni-liberal politikaların uygulanmasına tepki olarak ayaklanan halkın hükümet tarafından sert bir şekilde bastırıldığı Caracazo olaylarına tepki olarak doğduğu belirtilmiştir. Darbe sonuç olarak başarısız olmuş, Chavez hapse düşmüş ama kamuoyu Chavez’i tanıma fırsat bulmuştur. Chavez teslim olduktan sonra diğer isyancılara teslim olmaları için çağrı yapması için televizyonda bir dakika konuşmasına izin verilmesini istemiştir ve kendine verilen sürede “yeni olanakların ortaya çıkacağını ve ülkenin daha iyi bir geleceğe doğru ilerleyeceğini” belirterek isyanı sonlandırdıklarını açıklamıştır . 1993’de başkan Perez kamu fonlarını kötü yönde kullandığı için görevden alınmıştır ve 1994’de yeni kurulmuş merkez sağ parti Convergencia’nın lideri Rafael Caldera MAS adında küçük sol partinin de desteğiyle başkan seçilmiştir. MBR 200 bu seçimleri boykot etme çağrısı yapmıştır . Caldera yoksul halkın sevgisini kazanmış olan Chávez'i serbest bırakmıştır.
Daha sonra, 1998 başkanlık seçimlerine yeni kurulan "Beşinci Cumhuriyet Devinimi" adlı partiyle katılan Chávez, oyların yüzde 56'sını alarak başkan seçilmiştir. 1999 Yılında bu partinin girişimleriyle yeni anayasa hazırlanmış ve halkoylamasıyla kabul edilmiştir. 2000 Yılında oylarin % 59'unu alarak yeniden başkan seçilen Chávez'e meclis Kasım 2000'de bir yıl boyunca ülkeyi kararname ile yönetme yetkisi vermiştir. Bu bir yıl içerisinde Chávez'in özellikle tarım ile petrol alanlarında büyük düzenlemeler içeren 49 kararname çıkarması, ülkedeki o ana kadar egemen olan güçler arasında tedirginlik yaratmış ve düzenlemelerin dirençle karşılaşmasına ve kutuplaşmalara yolaçmıştır. 2001'in Aralık ayında ülkenin büyük işveren ve işçi sendikaları genel işi bırakma eylemi girişiminde bulunmuşlardır. 2002'de ordu ile sivil toplumun bazı öğeleri Chávez'i darbe ile başkanlıktan düşürmüşler, ancak Chávez halk ve ordu desteği ile 48 saat içerisinde görevine geri getirilmiştir. Venezuela petrolünün en büyük alıcısı olan ABD'nin başarısız darbedeki rolü tartışılmış ama kanıtlanmamıştır. 15 Ağustos 2004'de yapılan halkoylamasını Chávez oyların %58'ini alarak kazanmıştır. Ülkedeki Chávez karşıtı güçler halkoylamasınde yolsuzluklar olduğunu öne sürmüşlerse de, oylamanın geçerliliği Amerika Devletler Örgütü ile ABD'deki Carter Kurumunca onaylanmıştır.
Venezuela Güney Amerika Uluslar Topluluğu'nun bir üyesidir.

Coğrafya 

Güney Amerika'nın kuzeyinde, Karayip Denizi ve Kuzey Atlas Okyanusu kıyısında, Kolombiya ile Guyana arasında yer alır. 8 00 Kuzey enlemi, 66 00 Batı boylamında, Güney Amerika, Orta Amerika ve Karayipler ile sınırlı.
Tropikal iklime sahiptir. Kuzeybatıda And Dağları ve Maracaibo ovaları, orta kısımda ovalar, güneydoğuda Guyana dağlık arazisi yer alır.

Uruguay








Konum
Uruguay, ya da yasal adıyla Uruguay Doğu Cumhuriyeti  Güney Amerika anakarasının güneyinde bir ülkedir. Kuzeyinde Brezilya, batısında Uruguay ırmağı ile Arjantin, güneyinde bu ırmağın denize döküldüğü Rio de la Plata ("gümüş ırmak") koyu, doğusunda ise Atlas Okyanusu ile çevrilidir.
Ülkedeki insanların yaklaşık yarısı, başkenti ve en büyük kenti olan Montevideo'da yaşar.
Yüzölçümü olarak, Güney Amerika anakarasının (Surinam'dan sonra) en küçük ikinci ülkesidir. Uruguay, Güney Amerika'da ekonomik ve siyasal olarak en dengeli ülkelerden biridir.
"Uruguay" adı, yerlilerin dili olan Guarani'de "Boyalı Kuşlar Irmağı" anlamına gelir.
Bölgeye Avrupalıların ilk yerleşimi 16. yüzyılın başlarında olmuştur.

Surinam







Konum
Surinam, Güney Amerika'da, Guyana, Fransız Guyanası ve Brezilya ile komşu olan bir ülkedir. Eski Hollanda sömürgesidir. BaşkentiParamaribo, nüfusu 2004 sayımlarına göre 487.024'tür.

Peru







Konum
Peru, ya da resmî adıyla Peru Cumhuriyeti Güney Amerika'nın batısında bir ülkedir. Kuzeyde Ekvador ve Kolombiya, doğuda Brezilya, güneydoğuda Bolivya, güneyde Şili ve batıda Büyük Okyanus'la sınırlıdır.



Coğrafya

Konum 

Peru, kuzeyde Ekvador ve Kolombiya, doğuda Brezilya, güneydoğuda Bolivya, güneyde Şili ve batıda Büyük Okyanus ile sınırlı bir coğrafyada yer alır.

Tabii bölgeler 

Peru tamamen değişik iklim bölgelerine sahiptir.
  • Costa (Kıyı) – Ülkenin yaklaşık % 11'i
  • Sierra (Andlar, Yüksek kesimler) – yaklaşık %15
  • Selva (Yağmur Ormanı) ve Montaña (Sis Ormanı) – yaklaşık % 64

Costa 



Peru Costa'da Ica
Costa Humboldt Akıntısı'nın etkisi altında olup, tarımın sadece Andlar'dan gelen nehirler boyunca ve nehir vahalarında mümkün olduğu, geniş ölçüde bir kıyı çölüdür.
Peru'nun güneyinde, Şili sınırında dünyanın en kurak çölü olan Atacama Çölü başlar. Costa'nın güney kısımlarında başkent Lima'ya kadar olan kesimde, yani kıyı şeridinin yaklaşık yarısında, yıl boyunca olan yağmur düşüşü sıradışı ölçüde enderdir.
Lima'nın kuzeyinde zemin kalitesi ve yağmur düşüşü biraz artar ki böylelikle tarım imkânı nehir vahalarının dışında da mümkün olur. Sıcaklık kışın 12 °C ve yazın 35 °C arasında oynar.
Lima'nın yanında kıyıdaki büyük şehirler (kuzeyden güneye) Tumbes, Sullana, Piura, Chiclayo,Trujillo, Chimbote, Huaral, Pisco, Ica, Nazca'dır.

Sierra 



Sierra, Cusco şehri yakınları
İnce kıyı bölgesinin ardında Sierra başlar. Burası, uzun vadilerle kesintiye uğrayan (isp. callejónveya valle) Andların çok sayıda dağ sırasından oluşur. Bütün Andlar bölgesinde tipik olan, derin kesimli vadiler (Kanyonlar) ve dağ zincirlerinde büyük nehirlerle oluşan Kordillerin doğu ve batı yakasındaki aralıklardır (isp:Pongo).
Andlar'daki tipik kesit, kendini merkezi bölge Ancash'da gösterir. Batıdan doğuya „Kara Kordiller“ 'ini (Cordillera Negra, yaklaşık 5.000 m kadar) Callejón de Huaylas (3.000 m civarında) takip eder. Sonraki dağ sırası "Beyaz Kordiller" 'dir (Cordillera Blanca). Burada Peru'nun en yüksek dağı Huascarán (6.768 m) bulunur. Doğu istikametine devam ederek Callejón de Conchucos uzanır (Amazonlar'ın bir kaynak nehri olan Marañón ile beraber). Sonrasında diğer dağ zincirleri ile devam eder.
En yüksek dağlar, Nevado Huascarán (6.768 m), Yerupajá (6.634 m), Coropuna (6.425 m), Ampato (6.310 m), Chachani (6.075 m) ve yanardağMisti'dir (5.822 m).
Ülkenin kuzeyinde Andlar kar sınırına ulaşmaz ve bitki örtüsü çok zenginken (Páramo İklim Zonu), orta bölgelerde kendini çok dik, kısmen geniş vadiler ve sürekli kar ve buzullarla kaplı yüksek dağlar olarak gösterir. Peru'nun orta güneyinde (Başkent Lima'nın enleminden itibaren) tabiat kendisini 3.000 ve 4.000 metre aralığında tepelik olarak gösterir. 5000 m'den yüksek dikkat çekici karla kaplı masif dağ sayısı azdır.
Bu enlemden güneye doğru, kısmen aktif olan konik volkan Ubinas sahne alırken, beraberinde daha az dik olan dağ sıraları ve bunların arasında kalan tepelik yüksek plato görüntüsüne sahip And Dağları zincirleri, kuvvetli ölçüde yayılım gösterir. Ülkenin güneyinde (Arequipa, Puno,Moquegua ve Tacna Bölgeleri'nde) özellikle yüksek platonun belli ölçüde düz kısmı kendini gösterir. Burafa, tipik görüntüsünü Titikaka Gölü çevresinde alan, Altiplano adı verilen plato oluşur.
Ortalama yıllık ısı derecesi 3.300 m yükseklikte 11 °C'dir. Bazen, yağmur bakımından fakir bölgelerde Ekim'den Nisan'a kadar kuvvetli yağışlar beklenebilir. Bu bölgedeki büyük şehirler (kuzeyden güneye) Cajamarca, Huaraz, Cerro de Pasco, Huancayo, Ayacucho, Cusco, Puno ve Arequipa'dur.
Cusco yakınlarında efsanevi İnka şehir harabesi Machu Picchu bulunur.

Selva 



Selva, Puerto Maldonado
Andlar'ın doğusunda Yağmur Ormanları bölgesi „Selva“ başlar. Ilıman iklimin hüküm sürdüğü tropik dağ ormanı mevcut olduğundan burada geçiş yumuşak olur.
Isı farklılıklarının az olduğu bölgelerde yıllık ortalama sıcaklık yaklaşık 26 °C olup, yıllık yağış miktarı 3.800 mm'ye ulaşır. Burada, Brezilya'ya doğru Amazon Havzası'ndan akan Amazonların diğer kaynak nehirleri doğar.
Peru, yağmur ormanları sık ve neredeyse balta girmemiştir. And Dağları'ndan çıkarak geniş kıvrımlarla Amazonlar'a akan nehirler, orman derinliklerinden geçen tek ulaşım damarlarıdır.
Bu bölgenin büyük ve turizm için önemli olan şehirleri Iquitos ve Puerto Maldonado'dur. Iquitos'a Lima'dan kara yolu ile ulaşmak mümkün olmayıp, ulaşım uçak ya da vapurlarla olur. Puerto Maldonado'ya uçak (1 ½ saat Lima; ½ saat Cuzco), vapur ya da kara vasıtasıyla ulaşılabilir. Bölgedeki diğer büyük şehirler (kuzeyden güneye) Tarapoto, Tingo María ve Pucallpa'dir.

Akarsular 

Peru'nun önemli nehirleri Amazon Nehri ve onun kaynak nehirleri olan Río Apurímac, Río Urubamba, Río Ucayali ve Río Marañón ile Amazonlar'ın yan kolları olan Napo, Putumayo veHuallaga'dur.
Peru'nun en büyük ve en önemli gölleri ise And Dağları arasındaki Titikaka Gölü ile Lago Junín'dir.

Flora ve fauna 

Peru'nun florası çok değişken ve çok yüzlüdür. Kurak ve kumlu kıyı düzlüklerde sadece az miktar otlar ve çalılar büyür. Buna karşın yağmur ormanları bölgesinde büyük bir bitki bolluğu bulunur. Bu bitki örtüsünün başlıca temsilcileri kauçuk, tesbih ağaçları, vanilya bitkileridir. Yüksek dağlık kesimde doğa şartları sebebiyle az bitki çeşitliliği mevcuttur. Burada başlıca olarak, kaktüsler,mesquiteler gibi kurak bölge bitkileri (Xerophyt) vardır.
Peru'nun hayvan dünyası da aynı şekilde florası gibi çok çeşitlilik sunar. Sahil düzlüklerinde ve sahil önlerindeki adaların kıyılarında martılar, ötleğenler, akrepler, yüzgeçayaklılar vepenguenler yaşar. Peru'nun sahil sularında başlıca olarak sardalyalar, istakozlar, ve uskumrular bulunur. Doğuda bereketli bölgelerdeki hayvanlar örneğin armadillo, timsahlar, jaguarlar,pumalar ve flamingolardır. Peru'nun milli hayvanı And kaya horozu (Rupicola peruviana) Manu Miili Parkı'nda bulunur.

Yönetsel yapılanma ve şehirler 

Peru, 26 bölüme (Departamentos), 195 eyalete (Provincias) ve 1.828 mıntıkaya (Distritos) ayrılmıştır. Ülkenin 2002 yılındaki bölgeselleşmesinden beri departamentolar, seçili organları olan özerk idari birimlerdir. Ülke çapında ilk bölgesel seçimler Kasım 2002 tarihinde gerçekleşmiştir. Ülkenin bölgelere (Regiones) ayrılması da planlanmış olmakla birlikte, 30 Ekim 2005 tarihindeki referandumda, 16 depertamentonun halkının % 78'i 5 bölgede (Norte, Nor Centro Oriente, Ica-Huancavelica-Ayacucho, Cusco-Apurímac ve Arequipa-Puno-Tacna) biraraya gelmeye karşı olduğunu beyan etmiştir.
Peru Regions.png

Bölgeler:
1 - Amazonas
2 - Ancash
3 - Apurimac
4 - Arequipa
5 - Ayacucho
6 - Cajamarca
7 - Callao
8 - Cusco
9 - Huancavelica
10 - Huanuco
11 - Ica
12 - Junín
13 - La Libertad
14 - Lambayeque
15 - Lima
16 - Lima
17 - Loreto
18 - Madre de Dios
19 - Moquegua
20 - Pasco
21 - Piura
22 - Puno
23 - San Martin
24 - Tacna
25 - Tumbes
26 - Ucayali
Peru'nun büyük şehirleri şunlardır: Lima (7.363.069 nüf.), Trujillo (861.044), Arequipa (860.000), Callao (824.329), Chiclayo (634.600) ve Iquitos(400.000).

Nüfus 



Lima'da okul çocukları


Andlar'da geleneksel kıyafetleri içinde bir erkek.
Peru, Bolivya ve Guatemala'nın yanında nüfus çoğunluğu kızılderili halkın olduğu üç ülkeden biridir. Nüfusun yüzde 45'i kızılderili kökenlidir. Bunlar ağırlıklı olarak Quechua (% 40) ve Aymará (% 5) konuşan halklara aittir. % 37 melez olan halkın, % 15 kadarı Avrupa kökenli, geri kalan % 3 ise kısmen Afrika kısmen ise Asya kökenlidir.
Kırsal kesimden kaçış ile oluşan ve nüfüsun yaklaşık üçte birinin yoğunlaştığı başkente olan, yüksek sayıdaki göç, beraberinde büyük sosyal problemler getirir. Yerli halkın hatırı sayılır bir kesmi Lima'da, yoksulluk sınırının altında ya da kıyısında yaşar. Etnik kültürlerin zıtlıkları ve sosyo-politik eşitsizlik sebebiyle, halkın yetersiz geçim ve temin şartları meydana gelir. Bunu, temel ihtiyaç maddelerinin ithalatı ve döviz harcamaları takip eder.
İkibuçuk milyon Perulu sürekli olarak göçmen vaziyette başta ABD, Avrupa ve Japonya olmak üzere yurtdışında yaşar.

Tarihçe 

Peru bin yıllar boyunca Pre-İnka kültürüne sahip olan bir ülkedir. İlk göç eden yerleşimciler, M.Ö. 20.000 ile 10.000 yıllarına kadar bugünkü Peru'nun olduğu bölgeye gelmişlerdir. M.Ö. 4000 yıllarında tarla kurmaya ve hayvan yetiştirmeye başlarlar. Bugün halen daha ayırt edilebilen en eski kültür, M.Ö. 800 ile M.Ö. 300 yıllarına kadar var olmuş olan Chavín de Huántar'dır. Titikaka Gölü çevresinde M.Ö. 1. yüzyıldan itbaren M.S.1000 yılına kadar Tiahuanaco kültürü oluşur. Sahilde, And nehirlerinin sulak alanlarında M.S. ilk binyılda Lambayeque Bölgesi civarında Mochica gibi farklı kültürler oluşur. İnka Krallığı'ndan önce, gelişmiş şehir kültürü olan Chimú'nun başkenti Chanchan'dı
İnka Krallığı 1200 civarında oluşur ve 1532'ye kadar bugünkü Kolombiya, Ekvador, Peru, Bolivya, Arjantin ve Şili'nin büyük kısmına genişler. Peru'nun yüksek platosunda bulunan Cuscoşehri İnka Krallığı'nın başkentidir.
İspanyollar 1532'den itibaren bu ülkeyi fethederler ve İspanya Krallığı adına Peru Valiliği'ni kurarlarlar ki bu valilik, zirvesine ulaştığında bugünkü Panama'dan, kıtanın en güney noktasına kadar ulaşmıştır.
1821'de ülke José de San Martín ve Simón Bolívar tarafından kurtarılır ve bağımsızlığını kazanır. Bununla birlikte isyanlar ve iç savaşlar modern bir devletin gelişmesine engel olurlar.
Bugünkü Peru milli arması 25 Şubat 1825'de milli kongrenin kanunuyla kabul edilir. Çizimi parlamenter José Gregorio aittir.


1879'da Tarapaca civarında Şili ve Peru arasındaki deniz muharebesi
1879 yılında Güherçile Savaşı patlak verir. Şili ve Bolivya bağımsızlıklarını ilan ettikleri zamandan beri Antofagasta üzerinde tartışma halindedirler. Peru tartışmalı bölgede çok sayıda guano ve maden şirketine sahiptir. Bolivya Peru'ya birlik olma halinde Antofagasta'da ekonomik ayrıcalıklar teklif eder. Ayrıca Peru, İspanyol valiliğinin kolonyal zamanında devraldığı politik ve ekonomik öncelikli pozisyonunun, Güney Pasifik'te Şili tarafından tehlikede olduğunu görmektedir.
1874'de Şili'ye karşı Bolivya ile beraber gizli bir pakt kurulur. Bu pakt yine de Şili'nin zaferine engel olamaz. Bolivya kaybedilen çok sayıdaki muhaarebeden sonra 1880 yılında savaştan çekilir ve Antofagasta Bölgesi üzerindeki hak iddiasından tamamen vazgeçer. Şili bu arada kuzeye doğru ilerleyerek Peru bölgesi Tarapacá'a girmiş ve Peru'ya ateşkes ve barış antlaşması teklif etmiştir. Peru yine de Tarapacá'yı Şili'ye bırakmayı reddeder. Şili takip eden yıllarda yeni bir savaş başlatarak, 1881'de Peru ordularını tahrip ettikten sonra Başkent Lima'ya girer. Resmi hükümet lağvedilerek, Şilili General Patricio Lynch ülke valisi olarak tayin edilir. Bununla birlikte, Miguel Iglesias ve Andres Caceres gibi bazı Perulu generaller kurtularak; Doğu ve Kuzey Sierra'da, başarısı şüpheli organize bir gerilla savaşı yürütmeye çalışırlar. Caceres son bir kurtuluş mücadelesinde bulunmak için Temmuz 1883'de 1500 kişilik konvansiyonel bir bölük kurmayı başarır. Kuşkusuz Şilili Albay Alejandro Gorostiaga Huamachuco Muharebesi'de son umutları yıkar. Saveş kesin olarak kaybedilmiştir. Ekim 1883'de Ancon Antlaşması ile savaşa son verilerekTarapaca ve Tacna Şili'ye bırakılır ve Şili Ordusu Peru'dan çekilir.
1968'de Juan Velasco Alvarado altındaki bir askeri cunta kansız bir darbe ile hükümeti devralarak, toprak ve ekonomik reformlarla sosyal bir sistem getirmeğe çalışır. General Velasco1975'de General Francisco Morales Bermúdez tarafından düşürülürülerek, yeniden müteşebbis yanlısı bir yön izlenir. 1980'de, 1968 yılında düşürülen Fernando Belaúnde Terry seçilmiş başkan olarak yönetimi devralır ve yeniden iktidara gelir.Terry, devletleştirlen şirketleri tekrar özel teşebbüse devreder.
1980li yıllarda sol yanlısı gerilla örgütü Aydınlık Yol („Sendero Luminoso“) hükümete karşı silahlı bir savaş başlatır. Her iki taraf da, sivil halka karşı kendi taraflarına disipline etmek için, acımasız bir harekat yürütür. Aydınlık Yol'un faaliyetleri 1990lı yıllara kadar devam eder. Ülkenin diğer sol gerilla hareketi Movimiento Revolucionario Túpac Amaru sivil halka karşı şiddeti reddeder.

Siyaset 

Hükümet, temsili özellik taşıyan, merkezi olmayan ve kuvvetler ayrılığı prensibine göre yapılanmıştır. Devletin öncelikli ilgi alanı ülke güvenliğinin savunulması, halkın güvenlik tehditinin korunması ve genel refahın tesis edilmesidir. Bununla birlikte dış iktisadi başarılara rağmen, politik, sosyal ve ekonomik problemler mevcuttur.

Politik reformlar henüz tam olarak sağlam değildir 

Peru 1980'den beri Başkanlık Cumhuriyeti olarak tanımlanmasına rağmen demokratikleşme süreci şu ana kadar çok az sağlam bir yapıya oturur. Bu yüzden uluslararası insan hakları yardım kuruluşları, 2000 yılındaki seçim kampanyasında hatırı sayılır ölçüde düzensizlikler tespit etmiştir. Seçim kampanyalarında vergi gelirleri kullanılmış ve de askerler seçim yerlerinde yalnızca tarafsız gözlemci olarak bulunmamışlardır. Bundan başka, gayret edilen ülkenin merkezkaç- bölgesel yönetim anlayışı, şu ana kadar filizlenmekten öteye gidememiştir. Ayrıca devlet gelirleri halen başkent Lima'ya akmakta ve buradaki devlet organizasyonları vasıtasıyla tek tek komünlere pay edilmektedir. Gayret edilen yerelleşme ile devlet, merkezi yönetimin terk edilmesinin ve yerel bağımsızlığın, ülkenin ekonomik gelişiminde pozitif etkisi olacağı vaadinde bulunur.


Ülkedeki güç grupları 

Platoların büyük toprak sahipleri ve sahilin asker sahibi Peru elitleri, yüzyıllar boyunca ülkeyi oligarşik şekilde yönetmiştir. 1969 yılındaki General Juan Velasco Alvarado'nun toprak reformu ile bu kişilerin güç kaynakları ellerinden alınır. Daha sonraki yıllarda oluşan yeni güç grupları, endüstri ve finans faaliyetlerinde yoğunlaşmışlardır. Büyük kısmı Avrupa kökenli olan bu gruplar devletin korumacılığıyla yaşamışlardır. Alberto Fujimori'nin politika sahnesine çıkması ve ülke topraklarında neoliberal ekonomik politikayı yerleştirmesi, güç bloklarını yeni yapılanmaya götürmüştür. Bazı gruplar ağırlıklarını kaybederken sahneye yeni yarışmacı ruha sahip gruplar çıkmıştır. Günümüzde ekonomi ve politika üzerinde güçlü bir etki oynayan on ekonomik grup mevcuttur.

Alt yapı 

Ülke için en önemli ulaşım yolları Panamerikan Karayolu ve Kuzey Amerika'ya, Doğu Asya'ya ve Avrupa'ya olan deniz yollarıdır. Peru 3.462 km'lik demiryolu hattına sahip olup, ülkede 72.900 km uzunluğunda karayolu ve 254 havalanı mevcuttur. Andlar'ın olağanüstü büyük ölçüde yükseklik farklılıkları, en başta batı-doğu ekseni boyunca, büyük altyapı sorunları doğurur. Bu durumun kendisini gösterdiği en belirgin alan, düşük orandaki, kaplanmış otomobil yollarıdır. 9.331 km'lik bu pay, toplam yolların sadece % 13'ünü oluşturur. Bu durum, çok az yerleşim olan Selva Bölgesi'nin ikincil ve önemsiz karekterini daha da kuvvetlendirir. Bu bölgede yaşayan kırsal halk, sahil kesiminin ekonomik hareketliliğinden bir kâr elde edemez.

Ekonomi 

Pazar ekonomisi 

Peru'da son yıllarda giderek artan, kısıtlamaların kalktığı ve özelleştirmelerin olduğu bir pazar ekonomisi vardır. Bu durum, başta Kuzey Amerika holdinglerinin ve Avrupa firmalarının pazara egemen olması sonucunu doğurmuştur. Kısmen pazarda monopol tarzda yapılanma vardır. Bu konuda, ispanyol firmalarının telekomünikasyon alanındaki egemen konumları örnek olarak verilebilir.
12 Nisan 2006 tarihinde Peru Amerika ile serbest ticaret sözleşmesi imzalar.
Ülke, başta altın ve bakır olmak üzere zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir. Bu madenler uluslararası şirketler tarafından işlenerek ihraç edilir. İlaveten balıkçılık ve tarım önemli bir rol oynar. Şeker kamışının yanında çok miktarda kahve ihraç edilir. Bu ürünler başlıca olarak batıda, sadece suni sulama ile tarımın yapıldığı, yerleşim olan bölgelerde yetiştirilir. Buna karşın Selva'nın büyük bölgeleri tarımsal olarak pek fazla kullanılmaz. Burada daha çok servet ekonomisi yürütülür.
Endüstri, başta Lima olmak üzere sahilde yoğunlaşmıştır. Geri kalan bölgeler yeraltı kaynakları dışında ikincil konumdadır.
Başta ülkenin doğusundaki Yağmur Ormanları olmak üzere, çok miktarda el değmemiş bir tabiat olduğundan, ekolojik turizm çok şey sunar. Andlar, Huaraz, Cusco ve Machu Picchu'da gezi imkânı sunar ki Machu Picchu Güney Amerika'nın en sevilen arkeolojik yerlerinden biridir. Aynı şekilde Titikaka Gölü'de turistler için bir zirve noktasıdır.
Ülke yoğun bir karayolu ağı ile iyi bir şekilde örülmüş olsa da, en önemli trafik rotalarının kör noktalarında kalan yolların çoğu asfalt değildir. Dağların konumları ve uzun mesafeler seyahatleri güçleştiren faktörlerdir.

İllegal ekonomi 

Peru'da kayıtdışı ekonomi göze çarpar. illegal ekonominin en önemli öğesi koka ağacıdır. Bu bitkinin yaprakları başta yerli halka zevk ve tamamlayıcı besin olarak hizmet eder. Zira bu bitkinin çiğnenmesi açlık, yorgunluk, soğuk ve yükseklik hastalığı duygularını bastırır.
Bu bitkinin ekim alanı yaklaşık 121.000 hek. tutar. Uyuşturucu ile mücadele ulusal makamı DEVIDA'nın (Comisión Nacional para el Desarrollo y Vida sin Drogas) verilerine göre, Peru'da 2004 yılında 110.000 ton koka yaprağı hasat edilmiştir. Bununla Peru, dünya çapında koka hasatında  % 30 pay alır (2005) ve % 54 paya sahip Kolombiya'nın arkasında, % 16'lık payı olan Bolivya'nın önünde, 2. sırada yer alır. Koka ekiminin yaklaşık  % 85'i illegal üretimde kullanılır. İllegal ihracattan elde edilen gelir, legal olanı fazlası ile geçer.

Kültür 

Kültürel yaşam bihassa az sayıda büyük şehirde yoğunlaşmış olup, bunların başında başkent Lima gelir. Bugün kültürel yapının geniş alanında, İspanyol işgalcilerin getirmiş olduğu kültürün ve onların temsil ettiği dinin izleri vardır.

Din 

Pre-Kolombiyan zamanından kalma bir çok dini gelenek Peru'da hala canlı olup, bu gelenekler başta kırsal bölgelerde olmak üzere yaşatılır. Alçak kesimde yaşayanların büyük bölümünün kökeni doğa dinlerinden gelir. Gaz ve petrol firmalarının varlıkları dolayısıyla giderek artan medeniyet, bu insanları kaçınılmaz olarak eski dinleri ve medeniyetlerinin bereketi arasında ikilemde bırakır.
Peru halkının yaklaşık % 90 ile % 95 kadarı katoliktir. Bu, İspanyol işgacilerin misyoner çalışmalarının (kısmen zorlama ile) ve bağımsızlıktan sonra yine Peru'nun ABD'nin Almanya'nın misyoner gruplarının, yürüttüğü çalışmaların sonucudur. Katolik hristiyan gelenekler, hristiyanlık öncesi devrin eski gelenekleri ile karışmıştır (Syncretizm). Bu durum özellikle dini bayramlarda kendini gösterir.
Bir çok Latin Amerika ülkesinde olduğu gibi Peru'da da son birkaç yıldır, evangelik ve karizmatik kiliseler ve Yedinci-Gün Adventistleri, Assemblies of God, Yehova'nın Şahitleri ve Mormonlar gibi inanç cemaatleri yaşamaktadır. Bunlar finansal olarak kısmen ABD tarafından desteklenirler. Aktif olarak çalışan bu cemaatler bazen agresif olarak üye kazanma kampanyası yürütürler.