26 Ocak 2011 Çarşamba

BOĞAZLAR VE KANALLARIN COĞRAFİ KONUM ETKİLERİ



Coğrafi konumda ağır basan fiziki özelliklerden biri deniz ve okyanusları birleştiren ve deniz taşıtlarının geçmek zorunda oldukları su geçitleridir. Su geçitleri uluslar arası ticaret ve siyasi ilşkilerde önemli rol oynamışlardır. Sund, Büyük Beld, Cebelitarık, İstanbul ve Çanakkale , Babülmedep, Hürmüz ve Malaka Boğazlarıyla, Süveyş ve Panama Kanalları en hayati yerler olarak dünya politikasını geniş ölçüde etkilemişlerdir.
Su geçitleri içerisinde bir zamanlar Cebelitarık, Süveyş, Babülmendep ve Mlaka Boğazları Büyük Biritanya İmparatorluğunun en verimli ülkeleri olan Hindistanve Seylan’ı koruyabilmek ve güvence altına alabilmek için Cebelitarık’tan başlayıp Singapur’a kadar uzanan bu hayati yolu elinde tutabilmek İngiltere’nin dış politikasında egemen olan en önemli husustur. Biritanya İmparatorluğu için hayati değer taşıyan bu denizyolu belirli bazı yerlerden gözetim altında ve bu işde asıl rolü deniz gücü oynamakta idi. Cebelitarık Boğazı, İspanya’nın Akdeniz kıyılarındaki küçük bir yarımadadan, Kızıldenizi Hint Okyanusu’na bağlayan Babülmendep Boğazı, Arap Yarımadası’nın güneyindeki Aden’den, Sumatra Yarımadasıyla Malaka Yarımadası arasındaki Malaka Boğazı ise Singapurdan kontrol edilmekteydi. Oysa bir zamanlar Cebelitarık Boğazı’nın kontrol edilmesinde Atlas Okyanusu kıyısındaki Cadiz’in ve Malaka Boğazının kontrolünde ise Malaka limanlarının daha büyük önemi vardı. Bu durum göstermektedir ki bir su yolunun kontrol edilmesinde etkili olabilecek bir yerin muhakkak bu su yolu üzerinde olması gerekmez. Bu gibi stratekik yerler küçük devletlerin elinde bulundukça aynı ölçüde önem taşımamaktadır.

Dünya üzerindeki su yollarının zaman zaman önem kazanmasına, kimi zamanda bu önemi yitirmesine dünyadaki koşulların değişmesi ve teknolojik alandaki gelişmelerde etki yapmıştır. Örneğin, 16. Ve17. Yüzyıllarda Hint Okyanusu’ndan Güney Çin Denizi’ne gitmek isteyen gemiler genellikle kıyıdan fazla açılmadan Malaka Boğazı’ndan Gitmeyi tercih etmişlerdi. Fakat, Bölgeye gelen Hollandalıların Ümit Burnu’ndan sonra Afrika kıyıları yerine doğrudan doğruya açık deniz yolunu izleyerek Güneydoğu Asya’ya ulaşmaları ve bu yolu kullanmaları, Sumatra ve Java Adalarındaki Sunda Boğazı’na önem kazandırmıştır.
İngilizlerin Hindistan ve Birmanya’ya egemen olmaları 19. Yüzyılın ikinci yarısında Süveyş Kanalı’nın açılması, Biritanya İmparatorluğunun bu zengin topraklarını koruyan deniz yolunun ucundaki Singapur’u bir deniz üssü olarak geliştirmiş., Malaka Boğazını ve Batavya’yı ön plana çıkarmıştı.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hindistan, Pakistan, Birmanya ve Seylan’ın bağımsızlıklarını kazanmalarıyla birlikte İmparatorluğun Can damarı İngiltereyeniden kazanabilmektedir.
 için artık hayati önemini yitirmişti.

Görülüyorki bir yer coğrafi konumuyla kazandığı değeri dünyadaki siyasal ekonomik koşulların değişmesiyle yitirebilmekte yada yeniden kazanabilmektedir.

Baltık Denizi çıkışındaki Sund ve Büyük Belt Boğazları’yla, Karadenizdeki ülkeleri Akdeniz’e ve oradan Atlas Okyanusuna bağlayan İstanbul ve Çanakkale Boğazları, uzun süreden beri Rusya’yı ve Sovyetler Birliği’ni yakından ilgilendiren yerler olmuştur. Bu önemli su yolları, Sovyetler Birliği’ne oranla Danimarka ve Türkiye gibi küçük devletlerin elinde bulunmasına rağmen deniz gücünün büyüklüğüyle değer ve önem kazanan Cebelitarık, Aden ve Singapur gibi stratejik noktalardan daha farklı bir durum gösterirler. Önce bu su geçitlerinin hatta Süveyş’in önemi , stratejik bir yolun korunmasından çok bunların her iki yakasında uzanan toprakların güvenliği yani ilgili devletlerin egemenlik toprak bütünlüklerinin söz konusu olmasından ileri gelmektedir.

10 Ocak 2011 Pazartesi

DENİZALTI TEPELERİ VE GUYOTLARI

Kıta sahanlığından başlayarak abisal ovalara kadar uzanan sahalar dahilinde tek ve gruplar halinde denizaltı tepelerine rastlanmaktadır. Bunlardan üstü düz denizaltı tepelerine guyot denir. Guyotlar, dalgaların aşındırması sonucu üstü düzleşen adanın deniz tabanına doğru çökmesi sonucunda oluşmuştur. Bunlar denizaltında muhtelif derinliklerde bulunmaktadır. Pasifik okyanusunda yaygın olan bu tepelerin en az 1000 nin üzerinde olduğu sanılmaktadır. Denizaltı tepeleri ve guyotlar, deniz ve okyanus havzalarının büyüklüğü yanında mikro ölçekli olmalarına rağmen tek başlarına oldukça büyük kütleler oluşturmaktadırlar. Pasifik Okyanusunun Ekvatoral Bölge dahilinde deniz yüzeyine kadar yükselen denizaltı tepelerinin üzerinde mercan resifleri ve atoller bulunmaktadır.
Doğrusal uzanış gösteren denizaltı tepelerinin genel olarak okyanus tabanlarındaki kırık hatlar ve ezik zonlar boyunca uzandıkları görülmektedir. Bu durumun tipik örneklerini ABD’nin batısında doğu_batı yönünde kuzeyden güneye doğru uzanan Mendocino, Clarion, kırık zonları boyunca guyot ve denizaltı tepeleri teşkil etmektedir.
Kısaca, okyanus havzalarında sayılamıyacak kadar çok olan denizaltı tepe ve guyotları, okyanus kabuğundaki gerilimin yol açtığı merkezi ve doğrusal hatlar boyunca magmanın püskürmesinden meydana gelmiş olup, bunlar bir bakıma kara üzerindeki volkan konilerine benzemektedir. Bunlar şiddetli volkan faaliyetleri sonucunda deniz yüzeyine kadar yükselerek ada halini almışlardır. 

MERCAN ATOLLERİ VE SET RESİFLERİ

Tropikal bölgelerdeki deniz ve  adaların kenarlarındaki kıyılar boyunca sahile paralel olarak uzanan  set resifleri ile çoğunlukla dairevi ve elips şeklinde halkalar oluşturan atoller yer almaktadır. Bunlar, tropikal denizlerde yani sıcak ve tuzlu, berrak sularda yaşayan mercan denilen hayvan ve onunla simbiyotik olarak yaşayan çeşitli alg ve diğer canlıların kireçli iskeletlerinin birikmesi sonucunda meydana gelmiş ve gelmektedir. Bu sahalar dahilinde 400 den fazla atol, Tahiti, Mururoa, Tutulia, Samoa ile Carolina adaları ve Avustralya’nın doğu kıyısı boyunca Queensland açıklarında set resifleri bulunmaktadır.
Atoller üzerinde yapılan araştırmalarda, mercan birikmesi ile oluşan resiflerin kalınlığının birkaç yüz metreyi bulduğu hatta bazı sahalarda bunların kalınlığının 1000 m yi aştığı tespit edilmiştir. Bu durum, atollerin sığ sulara sahip adalar üzerinde yaşadığı, adaların çökmesine paralel olarak resiflerin biriktiğini açıkça göstermektedir. Batmadan önce dalgalar tarafından düzleştirilen volkanik adalar, guyot halini almışlar ve sonra deniz tabanına doğru yavaş yavaş batan guyotlar üzerinde mercanlar yaşamak ve gelişmek için müsait şartlar bulmuşlar ve volkan tepesi üzerinde büyümüşlerdir. Adaların ağır bir tempo ile batmasına bağlı olarak resifler oluşumlarına devam etmişler ve bu suretle ortası sığ su ile kaplı kenarları halka şeklinde olan atoller teşekkül etmiştir.  Öte taraftan atoller üzerinde yapılan sondajlarda resifler yani mercan döküntüleri dahilinde sığ su foraminiferleri ve sığ sularda yaşayan diğer canlıların bulunması, atollerin hem sığ su şartlarında hem de yavaş yavaş oluştuğunu göstermektedir.Bu atollere örnek olarak Bikini, Caroline, Marshall adalarının bazıları, Maldive, Gilbert, Funafuti vs. verilebilir.


Mercan Resifleri

Denizaltı Tepeleri ve Guyotlar

9 Ocak 2011 Pazar

ZİHİN HARİTALARI

Zihin haritalarının kökenini oluşturan ‘’cognitive mapping’’ terimi ilk olarak psikolojide 1948’de kullanılmıştır.
Zihin haritaları (mental maps) ya af ‘’bilme öğrenme haritaları’’ Downs ve Stea tarafından ‘’insanların kendi mekansal çevreleri hakkında bilgiler edinme, bu bilgileri depolama, çağrışım yapma ve değiştirmeyi mümkün kılan bilme-öğrenme süreçlerini içine alan bir yapı’’ olarak tanımlanmaktadır. Bu tür bilginin insanların mekansal karar verme olgusunun önemli bir parçasını oluşturduğu varsayılmaktadır. Yaşanılacak yerin seçilmesinde, özellikle de konut alanlarındaki tercihlerin incelenmesinde zihin haritaları büyük önem taşımaktadır. Bir kimseden yaşamak istediği yer hakkında tercih yapması istediğinde, bu tercihi yapmak için o kişi kendi hafızasındaki dünya imajı yoluyla –yani kişisel deneyleriyle edindiği coğrafi görünüme ait ya kitaplarda okuduğu yada televizyonda gördüklerinden kazandığı imajlar yoluyla karar vermek zorunda kalacaktır. Bazı kimseler yakın ve tanıdık buldukları yerlerde, bazıları ise tamamen değişik yerlerde yaşamayı tercih edebilirler; tercih ne olursa olsun, mekan imajı o kişinin zihinharitası olarak kabul edilebilir.
Zihin haritaları kişinin deneyleriyle ya da edindiği bilgilerle şekillenmekte, dolayısıyla kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Özellikle kişinin toplumsal sınıfı ve eğitimi dünya görüşü üzerinde etkili olmaktadır. Bir kimsenin yaşadığı yerde onun mekan algısını etkiler. Yapılan araştırmalar şu hususu ortaya koymuştur: Kişilerin dünya görüşleri kısmen yaşadıkları yere bağlıdır ve insanların önemli bir kısmı içinde kendi evlerinin bulunduğu, yani tanıdık oldukları yer tercih ettikleri tek ‘’yer’’ dir. Çocuklar arasında ise zihin haritalarının farklılaşmasında cinsiyette etkili olmakta ve kız çocukları genelde anne yanında kalarak eve daha yakın yerleri tercih etmektedirler.
Zihin haritalarının oluşturulmasında taslak harita yöntemi şaşırtıcı ve son derece ilgi çekici sonuçlar vermektedir. Esneklikleri, açıklıkları, potansiyel olarak derin psikolojik görüşleri yansıtmaları bakımından dikkate değerdirler.  Fakat, bu teknik, ortaya çıkan ürünün yorumlanmasında karşılaşılan güçlükler ve harita çizim tekniklerinde eğitim görmemiş kişilerin şehir içi ölçeğinde bildikleri yerleri yerine yerleştirememeleri yüzünden eleştirilere uğramıştır. Diğer eleştiriler arasında taslak haritaların bilgi değil, çizim becerisi gerektirdiği; bunların izafi mesafeyi ve yönü anlamlı ölçme olanağını engelleyen ölçek, oryantasyon ve içerik bakımından türdeş olmadıklar;  ve farklı araştırmacıların bu tür haritaları farklı değerlendirme olasılığından dolayı farklı yerlerde yapılan ayrı ayrı çalışmaların birbiriyle karşılaştırılmasının mümkün olamayacağı da yer almaktadır.
 Prof. Dr. E. Tümertekin, Nazmiye Özgüç (Beşeri Coğrafya)

NEM VE YAĞIŞ SUNUSU

Coğrafya, insanla dolu yeryüzünün incelenmesidir; ama dünyanın çeşitli alanları, yeryüzünün kısımları olarak kendi başlarına incelenemezler; yeryüzündeki çeşitli alanlar birbirleriyle ve dünya ile ilişkili olaylar sonucunda oluşan belirli karakterlere göre incelenmelidir; coğrafi görünüm değil, bu görünümün insanla ilişkisi ele alınmalıdır.





NEM VE YAĞIŞ SUNUSU İNDİR


Zihin Haritaları



Tuvalu: 233 km²’lik ülke bağımsızlığını 1978 yılında kazandı. 12 bin kişinin yaşadığı devlet, Polonezya Adaları’nda 58 kilometrelik bir zincir boyunca uzanan 9 mercan adasından oluşuyor.
San Marino: 621 km²’lik ülke kuzey İtalya’da bulunan Titano Dağı’nda yer alıyor. 29 bin kişinin yaşadığı San Marino, 4. yüzyılda kurulduğunu ve Avrupa’nın en eski devleti olduğunu iddia ediyor.
Liechtenstein: 1605 km²’lik devlet, 34 bin kişilik nüfusuyla İsviçre ve Avusturya arasında bulunan Rhine Nehri kıyısında yer alıyor.

8 Ocak 2011 Cumartesi

Seyşeller

Konum
Mevkii îtibâriyle Hint Okyanusunda ve Madagaskarın 1200 km kadar kuzeydoğusunda ve Zengibarın yaklaşık 1600 km doğusundadır. Yüzölçümü yaklaşık 493 km2dir. Bu yüzölçüme 92 ada ve adacık, mercan ve granit ada ve kayalıkları dâhildir. Bu adaların en büyüğü 142 km2lik Mahé Adasıdır. Diğer önemli adalar; Praslin, La Digue, Silhouette, Destroches ve Aldabradır. Adalar, granit ve genellikle volkanik türde olup, dağlık bir arâziye sâhiptir. En yüksek nokta Mahé Adasındaki Morne Seychellors Tepesi olup, yaklaşık 900 mdir.

İklim ve Doğal Kaynakları 

Takımadalar ekvatora çok yakın olmasına rağmen, iklim, güneydoğu alizeler sebebiyle ılımandır. Hazirandan kasım ayına kadar bu ılık iklim devam eder. Mahé Adasında sıcaklık aşağı yukarı 24 °C ilâ 29 °C arasında değişir. Başşehir Victoria ve çevresine düşen yıllık yağış miktarı yaklaşık 2300 mm kadardır. Bu rakam yüksek bölgelere gelince artar ve hemen hemen 3550 mmye kadar ulaşır. Ülkede genellikle kaplumbağa, guano ve kıyılarda da köpekbalığı yetişir.

Nüfus ve Sosyal Hayat 

Ülkenin nüfûsu yaklaşık 71.000dir. Nüfus yoğunluğu 157dir. Yıllık nüfus artışı % 2 dolayındadır. Nüfûsun % 60tan fazlası gençtir ve şehirlerde yaşayanlar aşağı yukarı % 37 civârındadır. Nüfûsun etnik yapısını Creoller meydana getirir. Creoller, Fransız asıllı olup, Louisianada ve İspanyol asıllı olup, Karaip Adalarında doğmuş ve buralarda yaşamış kimseler demektir. Bunlar esas îtibâriyle Fransız, İspanyol, Asyalı ve Afrikalı insanların birbirleriyle kaynaşması netîcesi meydana gelen melez insanlardır. Halkın çoğu katoliktir. Ayrıca bir miktar Müslüman, Protestan ve Hindu da mevcuttur. İngilizce ve Fransızca resmî dillerdir. Bunun yanı sıra Fransızcanın değişik bir şekli olan Créole dili de yaygındır. Başşehri Victoriadır. Okuma-yazma oranı % 60 civârındadır.



Tuvalu: 233 km²’lik ülke bağımsızlığını 1978 yılında kazandı. 12 bin kişinin yaşadığı devlet, Polonezya Adaları’nda 58 kilometrelik bir zincir boyunca uzanan 9 mercan adasından oluşuyor.
San Marino: 621 km²’lik ülke kuzey İtalya’da bulunan Titano Dağı’nda yer alıyor. 29 bin kişinin yaşadığı San Marino, 4. yüzyılda kurulduğunu ve Avrupa’nın en eski devleti olduğunu iddia ediyor.
Liechtenstein: 1605 km²’lik devlet, 34 bin kişilik nüfusuyla İsviçre ve Avusturya arasında bulunan Rhine Nehri kıyısında yer alıyor.







Saint Kitts ve Nevis Federasyonu



Saint Kitts ve Nevis Federasyonu kısaca Saint Kitts ve Nevis Orta Amerika ve Karayipler bölgesinde bir ülke. Saint Kitts ve Nevis, 17,20 Kuzey derecesi, 62,45 Batı boylamındadır. Yüzölçümü 261 km² olan ülkenin nüfus yoğunluğu 164/km²'dir.




Dünyanın En Küçük Ülkeleri


Vatikan: Dünyanın en küçük ülkesi olan Vatikan’ın yüzölçümü sadece 5 km². Nüfusunu oluşturan 930 kişinin hiçbiri ülkenin yerleşik sakini değil. Roma Katoliklerinin ruhani merkezi olan bu küçük ülke, St. Peter’s Kilisesi etrafında yer alıyor. “Papalık” olarak da bilinen Vatikan, İtalya’nın başkenti Roma tarafından çevreleniyor.
Monako: 18 km²’lik yüzölçümü olan ülke, Fransa’nın Akdeniz sahillerinde Nice kentinin yakınlarındaki Fransız Rivierası boyunca uzanıyor. 32 bin kişinin yaşadığı Monako, özellikle Prenses Grace ve Monte Carlo kumarhaneleriyle ünlü.
Nauru: Pasifik Adası’nda yer alan Nauru’nun yüzölçümü 220 km². 13 bin kişinin yaşadığı ülke, geçimini gittikçe azalan fosfat yataklarından sağlıyor. 1968 yılında bağımsızlığını kazanan Nauru, daha önce “Makbul Ada” olarak biliniyordu.




Marshall Adaları


Konum: Okyanusya, Kuzey Pasifik Okyanusunda atol ve resif grubu.
Coğrafi konumu: 9 00 Kuzey enlemi, 168 00 Doğu boylamı
Haritadaki konumu: Okyanusya
Yüzölçümü: 181.3 km²
Sınırları: 0 km
Sahil şeridi: 370.4 km
İklimi: Mayıs - Kasım ayları arasında yağmur mevsimi yaşanır. Hava sıcak ve nemlidir.
Arazi yapısı: Alçak mercan kireçtaşları ve kum adaları.
Deniz seviyesinden yüksekliği: en alçak noktası: Pasifik Okyanusu 0 m
en yüksek noktası: Likiep 10 m
Doğal kaynakları: Fosfat madenleri, deniz ürünleri, denizin derinliklerinde mineraller
Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: %11.11
daimi ekinler: %44.44
diğer: %44.45 (2005 verileri)
Doğal afetler: Yaygın tufanlar






Dünyanın En Küçük Ülkeleri



San Marino: 621 km²’lik ülke kuzey İtalya’da bulunan Titano Dağı’nda yer alıyor. 29 bin kişinin yaşadığı San Marino, 4. yüzyılda kurulduğunu ve Avrupa’nın en eski devleti olduğunu iddia ediyor.
Liechtenstein: 1605 km²’lik devlet, 34 bin kişilik nüfusuyla İsviçre ve Avusturya arasında bulunan Rhine Nehri kıyısında yer alıyor.






7 Ocak 2011 Cuma

Liechtenstein

Konum
Lihtenştayn, Orta Avrupa'da, İsviçre ile Avusturya arasında yer almaktadır. 160 km²’lik yüzölçümü ile Avrupa’nın altıncı küçük devletidir. Sınırları 76 km uzunluğundadır.
Ren Vadisi ülkenin yarısını kaplar. Diğer yarısı ise, Alp bölgesinden oluşmaktadır.
Hükümet merkezi, 25.000 nüfuslu Vaduz’dadır.
Lihtenştayn, Özbekistan ile birlikte, kendisinin ve komşularının denize kıyısı bulunmayan iki ülkeden biridir.
En yüksek noktası 2.599 m yüksekliğindeki Grauspitz dağları, en alçak noktası ise 430 m irtifadaki Ruggeller Riet’dir.
Vaduz’da 2004 yılında ortalama sıcaklık 10 °C idi. Vaduz’da 2004 yılında ortalama yağış miktarı 891 mm olmuştur.




San Marino: 621 km²’lik ülke kuzey İtalya’da bulunan Titano Dağı’nda yer alıyor. 29 bin kişinin yaşadığı San Marino, 4. yüzyılda kurulduğunu ve Avrupa’nın en eski devleti olduğunu iddia ediyor.

Nauru: Pasifik Adası’nda yer alan Nauru’nun yüzölçümü 220 km². 13 bin kişinin yaşadığı ülke, geçimini gittikçe azalan fosfat yataklarından sağlıyor. 1968 yılında bağımsızlığını kazanan Nauru, daha önce “Makbul Ada” olarak biliniyordu.