12 Kasım 2012 Pazartesi

Buzul Topoğrafyası


 
  
   Günümüz  karalarının %10’a yakın bir kısmı (15 milyon km²) buzullarla örtülü bulunmaktadır. Ancak bu kadar geniş etki alanına sahip olmasına rağmen buzul sahaları genellikle ıssız alanları kapsamaktadır. Bu sahalarda buzul aşındırma ve biriktirme faaliyetleri sonucunda meydana gelen yer şekilleri görülmektedir. Buzullar belirli iklim koşullarına bağlı olarak oluştuklarından, kendine has iklim özellikleri ve dolayısıyla yer şekilleri olan Morfojenik bölgelerden birini meydana getirir.

Günümüzde buzulların yer aldıkları başlıca sahalar şunlardır. Antartika; Arktik adalar (Grönland Adası, İzlanda, Jan Mayen Adası, Spitsberg Adaları, Franz Josef Adaları, Novaya Zemlya Adaları, Severneya Zemlya Adaları ve Kanada'nın kuzeyindeki Baffin, Bylot, Ellesmere gibi adalar); Kuzey Amerika kıtasında, Chugach, Steller, Miller, Augusto, Logan, St.Elias gibi Alaska Dağları, Kayalık Dağlar, Kaskad Dağları; Güney Amerika kıtasında And Dağları; Avrupa'da İskandinavya Dağları, Alp Dağları, Pirene Dağları; Asya'da Kafkas Dağları, Elbruz Dağları, Zagros Dağları, Himalayalar ve Sibirya'nın kuzeydoğusundaki Anadır, Çerski ve Koryak dağları; Afrika'da Klimanjaro, Kenya ve Ruwenzori dağları.

Türkiye'de ise, buzulların yer aldığı başlıca sahalar, yani güncel buzul sahaları şunlardır: Büyük Ağrı Dağı, Güneydoğu Toros Dağlarının güney ucunda yer alan Buzul Dağı (Cilo Dağı), Orta Toroslar üzerindeki Aladağlar ve Bolkar Dağları, Doğu Karadeniz Dağlarının doğu yarısını meydana getiren Rize Dağları üzerindeki Kaçkar Dağı ve Üçdoruk Dağı (Verçenik Dağı), yine Doğu Karadeniz Dağları'nın batı ucunda yer alan Karagöl Dağı, İç Anadolu Bölgesi'ndeki Erciyes Dağı ve Van Gölü'nün kuzeyindeki Süphan Dağı.


Yeryüzünde var olan buzulların en büyüklerini Antarktik İnlandsisi ile Grönland İnlandsisi meydana getirir. Bunlardan Antarktik İnlandsisi 12.600.000 km² lik bir alan kaplayan tek parça halinde bir buzul örtüşüdür. Antarktik kıtasının bütününe yakın bir kısmını kaplar. Yüzeyi, üzerinde yer aldığı topografyanın engebelerini aksettirecek şekilde, girintili çıkıntılıdır. Buzulun ortalama kalınlığı 1.400 metre civarındadır. En yüksek yeri olan Vinson Dağında yükseltisi 5.146 metreyi bulur.

Grönland İnlandsisi ise, 1.726.000 km² lik bir alan kaplar ve aynı adı taşıyan adanın % 80' ine yakın bir kısmını örter. Şekli, büyük ekseni kuzey-güney doğrultusunda uzanan bir elipse benzeyen inlandsisin maksimum kalınlığı 3000 m civarındadır

BUZUL TİPLERİ;

Buzullar yeniden kristalleşmiş kardan oluşurlar. Kendi ağırlığı altında ezilen buzul harekete geçmektedir. ancak bu hareket günde birkaç cm ile birkaç m arasında bir hıza sahiptir. Özellikle sıcaklığın arttığı dönemlerde buzullarda hareket hızı yükselmektedir.

Buzullar şu şekilde oluşurlar. Kar yağışlarının çok olduğu, kar örtülerinin sıcak devrelerde dahi tamamen eriyip ortadan kalmadığı soğuk iklim bölgelerinde, üst üste biriken karlar kalın bir örtü meydana getirmesiyle oluşurlar. Sıcaklığın arttığı devrede eriyen karlar yada yağmur şeklinde düşen yağışlar bu kar örtüsünün içine sızarak donar ve kardan daha yoğun olan neve (firn) buzulunu oluştururlar. Neve buzulunun yoğunluğu kardan daha fazla olmasına rağmen içerisinde yinede boşluklar vardır. Tabakalı bir yapı gösteren neve buzulunun içindeki boşlukların oranı % 50 civarındadır. Neve buzulu oluştuktan sonra devam eden kar yağışları ve sızan suların daha derinlerde donması ile yoğunluk artar ve buzul buzu meydana gelir. Buzul buzları belirli bir kalınlığa eriştikten sonra kendi ağırlığı altında ezilerek harekete geçmektedir.

Buzulların çeşitli tipleri vardır. Bunlar;

1. Sirk Buzulu: Sürekli kar sınırının üzerinde, sirk adı verilen kenarları sarp çukurlarda biriken karların değişikliğe uğramaları sonucu meydan gelen buzullardır.


2. Vadi Buzulu: Akarsular gibi bir vadi içinde gelişmiş bulunan buzullardır. Sirk buzulların uygun koşullar altında sirkten taşması ve eğimi takiben doğal bir yatağa bağlı olarak hareket etmesi sonucu meydana gelirler. Vadi buzulları iki kısımdan oluşurlar. Sürekli kar sınırının üzerinde bulunan sirkin bulunduğu ve neve adı verilen yer beslenme sahasıdır. Sirkten çıkıp vadi boyunca hareket eden kısma ise buzul dili denir. Kar sınırının altında yer aldığı için burada buzul sürekli eriyerek kütle kaybeder. Vadi buzulları çeşitli uzunluklara sahip olabilir. Küçük olanları 3-5 km kadarken büyüklerinin uzunluğu 100 km'yi aşmaktadır.

3. Piedmont Tipi Buzulu: Bir dağ yamacında yer alan vadi buzullarının, o dağın eteklerinde birbirleriyle birleşmeleri sonucu oluşmuş örtü şeklindeki buzullardır. Bu tipteki buzullara örnek olarak Bering Buzulu, Guyot buzulu ve Malaspina Buzulu verilebilir.

4. Doruk (Takke) Buzulu: Dağların sürekli kar sınırının üstünde kalan doruk kısımlarını bir külah şeklinde kaplayan örtü şeklindeki buzullardır. Büyük Ağrı Dağının üzerinde bir takke buzulu yer almaktadır.

5. Plato Buzulu: Sürekli kar sınırından daha yukarıda bulunan platoların üzerini örten örtü şeklindeki buzullardır.

6. İnlandsis (Örtü Buzulu): Çok geniş bir alan kaplayan, kalın buzul örtüleridir. Şekilleri kubbeye benzer. Buzulun kalınlığı merkezi kısımda fazlayken, çevreye doğru bu kalınlık azalır. Merkezi kısımlarında kalınlıkları 2,000 m'yi geçer. Kenarlarından çok sayıda buzul dilleri çıkan inlandsisler merkezden çevreye doğru olan bir harekete sahiptir. Antarktika ve Grönlan buzulları bu gurup içerisinde yer alır.

BUZUL AŞINIM ŞEKİLLERİ
1. Çizik, Oluk ve Çentikler: Küçük aşınım şekilleridir. Bunlardan çizikler buzulun zemine sürtünmesi sonucu meydana gelirler. İyi bir şekilde gelişmeleri kayaç özelliklerine de bağlıdır. Bunlar özellikle ince unsurlu kayaçlar üzerinde iyi gelişirler. Çiziklerin doğrultuları buzulun hareket yönü doğrultusundadır. Bazı çizikler gelişerek oluk şeklini alabilirler. Buzul hareketi sırasında kayadan bir parça koparırsa burada bir çentik oluşur.

2. Hörgüç Kaya: Buzul aşındırmasına maruz kalmış sahalardaki, hörgüce benzeyen ve yerli kayadan meydana gelmiş tepelerdir. Yükseklikleri birkaç metre ile 30-40 metre arasında değişir. Bu kayalarda buzulun geldiği tarafta yamaç eğimi az ve fazlaca çizilmiştir.

2. Sürgü: Bir buzul vadisinde, nispeten çukur olan kısımları birbirinden ayıran yerli kayadan oluşmuş çıkıntılardır. Buzulun sürtünmesi nedeniyle cilalanmış ve çizilmiş olarak bulunurlar.

4. Buzul Vadisi: Buzul vadilerin çoğu eski akarsu vadilerine karşılık gelirler. Bunlar sonradan, içlerine yerleşen buzullar tarafından işlenerek şekil değişiklerine uğramışlardır. Buzul vadilerinin boyuna profilleri fazla oyulmuş çukur kısımlar ile bunları birbirinden ayıran sürgülerden oluşmaktadır. Onlara basamaklı bir yapı veren bu durum  aynı zamanda akarsu vadilerinden ayıran bir özelliktir.Akarsu vadilerinde kaynaktan ağıza kadar bir eğim varken buzul vadilerinde bu söz konusu değildir. Buzul vadilerinin enine profili "U" şeklindedir. Bu buzulun hem tabanının hem de yamaçlarının aynı anda aşınması ile ilgilidir. Böylece buzul vadisi tekne görünümünü alır.

5. Asılı Vadi: Ana buzul vadisinin taban kısmı, bu buzulun kollarına ait vadilerin taban kısımlarından daha derindir. Bu durum ana buzulun kollarına oranla daha büyük bir aşındırma gücüne sahip bulunması ve yatağını daha fazla derinleştirmesinden ileri gelir.

6. Fiyort: Bunlar deniz tarafından işgal edilmiş buzul vadileridir. Böylece dik kenarlı, dar, derin ve dallı budaklı körfezler şeklinde karaların iç kısımlarına doğru sokulurlar. Bazıları birkaç yüz kilometre uzunluğunda olabilen fiyortların yamaçlarında yer yer çağlayanlar, yer yer de boğazlar meydana getiren asılı vadiler bulunur. İskandinavya, Alaska ve Kanada kıyılarında fiyortlara yaygın olarak rastlanır.

7. Sirk: Kenarları sarp, yarım daire veya buna benzer şekildeki çanaklardır. Çeşitli büyüklükte olurlar buzul buzunun aşındırması sonucu oluşmuşlardır. Oluşumlarının başlangıcında kar aşındırmasının da rolü vardır. Yüksek dağlık kütlelerde, yamaçların üst kısmındaki bir çukurlukta biriken kar yamacın eğimi doğrultusunda hareket ederek burayı oyar ve çukurluğu genişletir. Meydana gelen bu çukurluğa nivasyon sirki denir. Burada biriken karlar zamanla buzula dönüşür. Buzulun aşındırma gücü de daha fazla olduğundan içinde yer aldığı çanağı daha da derinleştirereksirk haline getirir.

BUZUL BİRİKİM ŞEKİLLERİ;
1. Morenler: Biriktirme şekilleri genellikle morenlerden oluşmuşlardır. Morenler, esas olarak buzulları gerek vadilerinin tabanlarından gerekse yamaçlarından koparıp taşıdıkları, genellikle köşeli olan çeşitli boyuttaki unsurlardan oluşan, buzul depolarıdır. Morenleri oluşturan unsurlar kil ve silt boyutundan blok (200 mm'den büyük) boyutuna kadar değişir. Yeryer kaya parçalarına ve erratik (yabancı) bloklara da rastlanır. Morenler çeşitli tipte bulunurlar. Bunlar;

a. Taban Morenleri: Buzulların altlarında sürükledikleri morenlerdir. Buzulların zeminden kopardığı unsurlarla, onların yarık ve çatlaklardan tabanlarına düşen yüzeye ait unsurlardan meydana gelirler. Bu unsurlar içerisinde yer alan çakıl ve bloklar oldukça yuvarlaklaşmıştır. Yüzeylerinde çizikler bulunur. Taban morenleri tabakalanma göstermezler.

b. Yan Morenleri: Bunlar buzulların tabanları boyunca yer alan morenlerdir. Bir kısmını buzul vadilerinin yamaçlarından yuvarlanan veya çığlarla inen unsurlar meydana getirir.

c. Orta Morenleri: İki buzul kolunun birleşerek tek bir buzul haline gelmeleriyle oluşan morenlerdir. Birleşen iki buzul kolunun yan morenlerine karşılık gelirler ve dolayısıyla buzulun ortasında yer alırlar.

d. Cephe Morenleri:  Buzul dillerinin cephelerinde veya ön kısımlarında yer alan morenlerdir. Buzulların önünde genellikle yay şeklinde setler oluştururlar. Cephe morenleri alttan taban morenleri kenarlardan ise yan morenleri ile birleşirler.

e. Ablasyon Morenleri: Buzulların eriyip ortadan kalkmalarıyla, onların üzerinde ve içlerinde taşının unsurların bulundukları yere çökelip yığılmalarıyla meydana gelmiş morenlerdir.

2. Cephe Moreni Sırtları: Cephe morenlerinden oluşmuş, genellikle yay şeklindeki disimetrik sırtlardır. İçbükey tarafları buzula bakar ve daha diktir. İç kısımlarında yer yer göllerde oluşmaktadır. Eski buzul dillerinin yayılış sahası hakkında bilgi verirler.

3. Drumlin: Taban morenlerinden meydana gelmiş yemek kaşığının tersine benzeyen disimetrik tepelerdir. Genellikle örtü buzullarına ait taban morenlerinde gelişmişlerdir. Uzun eksenleri buzulların hareket doğrultularına paralel bulunur. Buzulun geldiği taraf daha dik yamaçlı iken diğer tarafta yamaç eğimi daha azdır. Boyları enlerine oranla 3-4 kez daha büyükken, yükseltileri 40 metreyi bulmaktadır. Durumlinler genellikle guruplar halinde bulunmaktadır. İrlanda, Almanya, İsveç ve ABD'de tipik örnekleri bulunur.

4. Kame: Tabakalanmış depolardan oluşmuş alçak, dik kenarlı, kısa sırt veya masa şeklindeki tepelerdir. Bunların bir kısmı, buzulların üzerinde veya içlerindeki yarık veya çatlaklarda birikmiş depolara karşılık gelirler. Buzullar eriyince tepeler şeklinde ortaya çıkmaktadırlar. Kamelerin bir kısmı ise buzul vadilerinin yamaçlarında yer aldığı için kame taraçası olarak adlandırılırlar.

5. Esker (Oser): Zikzaklı bir şekilde uzanan birkaç kilometre uzunluğundaki sırtlardır. Bu sırtlar 10 - 20 m yükseltiye sahip olabilirler. Uzanış doğrultuları buzulun hareket doğrultusuna paraleldir. Bunlar iyi bir şekilde tabakalanmış depolardan meydana gelmişlerdir. Bu depoları oluşturan unsurlar yuvarlaktır ve ağız tarafına doğru boyutları küçülür. Buzul kütleleri altındaki oluklarda akan akarsular tarafından biriktirilmişlerdir.

6. Kettle (Söl): Bunlar tabalaşmış depolar içinde yer alan kapalı çanaklardır. Genellikle daire şeklinde ve 40-50 metre çapında olan bu çanakların derinlikleri 5-10 metreler arasında değişir.Kettle buzulların erime devresinde morenler arasında kalan ölü buzul parçalarının erimesi ile oluşmaktadır. Bazen içlerinde küçük göller bulunabilir.

7. Sander: Cephe morenlerinin ve dolayısıyla buzulların önlerinde yer alan ve onlardan çıkan akarsuların depoladıkları çakıl, kum gibi unsurlardan oluşmuş birikinti konileridir. Sanderler yan kısımlarından birleşmeleri sonucunda hafif dalgalı bir moren düzlüğü meydana gelir ki buna sander ovası denir. Bu tip ovalar genellikle örtü buzullarının önlerinde gelişmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder